Yıllar sonra Türkiye’nin seçim haritasında renkler sarıdan kırmızıya döndü. CHP 47 yıl sonra ilk kez birinci parti oldu. AKP ise tarihinde ilk kez ikinci parti olarak CHP’nin gerisinde kaldı. CHP %37,74’lük oy oranına ulaşırken, AK Parti %35,49, Yeniden Refah Partisi %6,19, DEM %5,68, MHP %4,98 aldı.

CHP, 14 büyükşehir, 22 şehir, 337 ilçe, 48 beldeyi kazandı. AKP yönetiminde olan Denizli, Afyonkarahisar, Kütahya, Kırıkkale, Bursa, Balıkesir, Adıyaman, Kilis, Uşak, Giresun ve Zonguldak olmak üzere 11 şehir CHP yönetimine geçti. CHP, 81 ilin 36’sında, AKP 24’ünde başkanlıkları kazandı. Bu kentlerde 51 milyon784 bin 112 kişi yaşıyor. Diğer bir deyişle nüfusun yüzde 60,65’ne denk geliyor. 2019’daki seçimde bu oran yüzde 48,4’tü.  

31 Mart seçimleriyle en büyük ekonomiye sahip illerin tamamı CHP’ye geçti. Milli gelirin 73,41’i artık CHP’li belediyelerin yönetiminde. CHP’nin yönettiği illerin toplam mevduat içindeki payı yüzde 84,5. CHP’nin kazandığı illerin toplam ihracat içindeki payı neredeyse yüzde 80. AKP’nin payı ise yüzde 18,73.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, ‘’CHP yüzde 25’lik tavanı tuzla buz etmiştir. 1977’den beri ilk kez 1. Partidir’’ dedi.

Bütün bu veriler ışığında CHP’nin üstlendiği sorumluluk oldukça yüksektir. AKP’den devralınan belediyeler çok yüksek borçlu tabiri caizse ‘borç batağında’ belediyeler. Ya bu devralınan borç yükü çevrilebilir hale getirilerek biran önce devralınan kentin sorunlarına ağır borç yüküne rağmen çözüm üretecek ya da…

Şimdi gelelim meselenin özüne, özellikle AKP’den CHP’ye geçen ilçe ve il belediyelerin yıllık bütçelerinin çok üzerindeki ‘devasa’ borçlara. Birçok belediye başkanı devraldıkları borç miktarını kamuoyuyla paylaştı, binalara borç listelerini asarak, uygulayacağı tasarruf yöntemlerini açıkladı.

Mesela Cumhur İttifakı’ndan CHP’ye geçen kendi ilimiz Balıkesir Büyükşehir Belediyesi’nde rekor borç çıktı. AKP’li önceki yönetimin bu yıl 12 milyarlık bütçesi olan belediyeyi 15.5 milyar lira borçla devrettiği ortaya çıktı. Borca ilişkin açıklamalar yapan Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Akın, ‘’Asla ‘enkaz devraldık’ demeyeceğiz. Mazeret değil, iş üreteceğiz. Verdiğimiz sözlerin tamamını tutmak için kaynak yaratacağız, gece gündüz çalışacağız’’ dedi.

Belediye bütçesinin ilk üç aylık döneminde de 1 milyar 774 milyon lira tutarında açık verdiği kaydedilirken. BASKİ dahil 800 araç kiralanması yapıldığı öğrenilen belediyede, teftiş kurulunca araştırma başlatıldığı kaydedildi. Uşak Belediye Başkanı Özkan Yalım gibi birçok başkan kiralık araç soygun sistemine son vereceğini açıkladı.

Yine Balıkesir/Sındırgı ilçemizin CHP’li yeni başkanı Serkan Sak’ın paylaştığı bilgilere göre, Sındırgı Belediyesi’nden 31 Mart 2024 itibariyle devralınan borç miktarının 140 milyon 145 bin 419,78 TL olduğunu öğrendik.

Ve AKP’den CHP’ye geçen birçok belediye başkanı aldıkları borç yüklerini, önceki başkanların nasıl ‘lüks, şaşa, debdebe’ içinde bir anlamda ‘sefa’ sürdüklerini kamuoyuyla paylaştılar, kamuoyu ‘şaşkınlık’ içinde izledi. Manisa Merkez Yunusemre belediye başkanının ‘Saray’ı andıran makam odası günlerce konuşuldu.

İstanbul/Sancaktepe belediye başkanının ‘jakuzi’ gölgesinde kalan makam katının ‘lüks’ ve devasa ‘büyüklüğünü’ konuştu. Jakuzili veya jakuzisiz ortada normal aklı zorlayan lüks donatılı makamlarda ‘saltanat’lar sürüldüğü anlaşılmaktadır.

Akla ilk gelen soru belediyelerde ortaya çıkan ‘çılgınlık’ boyutundaki lüks böyleyse, acaba Türkiye’de merkezi iktidar değiştiğinde nelerin ortaya çıkabileceği merakı oluşmuştur. Belediyelerde ortaya çıkan devasa harcamaların, normal aklı zorlayan ‘lüks ve şatafatın’ çok daha fazlasının iktidar değişikliğinde ortaya çıkması kimseyi şaşırtmayacaktır.

Şimdi esas mesele devasa borç yüküyle belediyeleri devralan belediye başkanlarının yapması gerekenlere. Evet, devralınan kurumla ilgili durum tespiti yapmak, mizan çıkarmak, neyi nasıl devraldığını ortaya çıkarmak doğrudur, olması gerekende budur. Ve fakat borçları sürekli gündemde tutmak, ‘enkaz, felaket’ algısına dönüşebilir, bir süre sonra kitlelerde ‘bıkkınlığa’ iş yapmak istemiyor da ‘mazeret’ üretmeye zemin hazırlıyor algısına yol açabilir. Bu borç yükü tekrarını ‘ayarında’ bırakmakta yarar var.

Merkezi iktidarında CHP’li belediyeleri ‘kıskaca’ alacağını da hesaba katarak alınan borç yüküne bakmaksızın sorunların çözümüne odaklanmak, en önemlisi kaynak yaratıcı-artırıcı projelerle kaynak yaratıp, vatandaşın memnuniyetini artıracak sosyal politikalara odaklanılmalıdır. Günün sonunda vatandaş senin ne kadar borçla devraldığına değil, senin ne yapıp yapamadığına bakarak karar verecektir. Ayrıca görev alan başkanlar sadece kendilerine karşı sorumlu değil, aynı zamanda CHP’nin iktidara giden yolunu açmayla ilgili önemli sorumlulukları vardır.

CHP’nin iktidar giden süreci yerel yönetimlerin başarılarına bağlıdır.

‘’Bir yerde herkes aynı şeyi düşünüyorsa, hiç kimse bir şey düşünmüyor demektir.’’ Walter Lippmann