Hep geçmiş senelerden ve dönemlerden bahsederek hayıflanarak kendi kendimizi avutuyoruz. Son zamanlarda piyasaların daralması, millette para ve maddi sıkıntılardan mütevellit birde geçim derdi baş göstermektedir. Borçlu borcunu ödemede alacaklı alacağını tahsil etmekte güçlük çekerek zorlanmaktadır. Eskiler borç verirken ‘’söz senettir’’, Borcu alırken de ‘’Er olan sözünde durur’’, Allah bir, söz bir’’ derlerdi. Böylece kişiler arasındaki güven, sadakat, yardımlaşma ve dayanışma duyguları yaşatılmış olurdu. Nasıl olsa herkes sözünde durduğundan ‘’ Senet, imza ve şahit olmadan da karşımdaki insana çok rahat borç verebilirim’’ anlayışı hakimdi. Ancak zamanla bu güzel hasretlerimiz rafa kalktı ve insanlar artık birbirlerine GÜVENMEZ hale geldi son zamanla da. Aslında borçlanma insanın sosyal bir varlık olmasının sonucu. Çünkü bir arada yaşayan insanlar birbirlerine hemen her an muhtaç olabiliyor. Zira herkes aynı imkanlara sahip olmayıp, kimi zengin, kiminin fakir olduğunu görmek mümkün. Buda insanlar arasında kardeşlik, fedakarlık, merhamet, yardımlaşma ve dayanışma gibi insanlığın gelişmesine bence kapı açıyor. Dinimizde dahi borç vermenin sevabı, borcu zamanında ödemenin ehemmiyeti borçluya kolaylık gösterilmesi, ödenmeyen borçlara bile namazı kılınsın borçlu gitmesin diye cemaat yardımcı oluyormuş. Nerede o günler adamı mezardan çıkartıp borcu tahsil etmeye kalkarlar vallahi de tallahide… Onun için ahrete kul hakkıyla gitmemesi için cemaatten helallik isterler. Unutmayalım ki, borç yiğidin kamçısıdır. BORÇ köle olmanın başlangıcıdır. Tam yerinde ve zamanında kullanılır bir deyim. Şunu unutmayalım ki; borcunuzu azaltırsanız, hür yaşarsınız, ÖNEMLİSİ; BORÇ verirken ya paranı ya da DOSTUNU KAYBEDERSİN. Bu söz hayatta da çok görülmüş ve yaşanmıştır.