Yangınlar daha söndürülmeden yanan alanlarla ilgili tartışmalar da alevlendi. Toplu Konut İdaresi'nin ev projeleri pazarlanıyor. Orman sahalarının turizm amaçlı imara açılması ve bunun için Kültür ve Turizm Bakanlığı'na yetki verilmesi bir başka tartışma konusu. Ağaçlandırmada ise uzmanlar ceviz, badem, zeytinle orman kurulamayacağını ifade ediyor.

Ormanlarımız ne yazık ki yanmaya devam ediyor. Yunanistan’da 100’den fazla yangın bir kaç gün içinde tamamen kontrol altına alındı. Türkiye’de de kontrol altına alınan 100’den fazla orman yangını var. Fakat, beceriksizlik, koordinasyon eksikliği, uçak ve benzeri söndürme araçlarının zamanında temin edilememesi nedeniyle Antalya ve Muğla’daki yangınlar büyüdü ve kontrol edilemez hale geldi. Yerleşim alanları büyük tehdit altında. Yurttaşlar kendi imkanları ile yangınla mücadele etmeye çalışıyor.

Yangınlar daha söndürülmeden yanan alanlarla ilgili tartışmalar da alevlendi. Toplu Konut İdaresi’nin ev projeleri pazarlanıyor. Orman sahalarının turizm amaçlı imara açılması ve bunun için Kültür ve Turizm Bakanlığı’na yetki verilmesi bir başka tartışma konusu.

Belki de en önemlisi yanan alanların yeniden ağaçlandırılması ile ilgili tartışmalar. Koyunla keçiyi, meyve bahçesi ile ormanı ayırt edemeyenler bu alanlar meyve ağaçlarıyla donatılsın, zeytincilik yapılsın diyor. Uzmanlar çok haklı olarak ceviz, badem, zeytinle orman kurulamayacağını ifade ediyor.

Yangın sonrası neler yapılmalı?

Yanan orman alanlarının yeniden ağaçlandırılması konusunda bilim insanları arasında da farklı görüşler var. Yeni fidan dikmeye gerek olmadığını bu alanların kendisini yenileyeceğini belirtenler olduğu gibi fidan dikme kampanyası ile bu alanların yeniden ağaçlandırılmasını savunanlar da var.

En önemlisi bu alanların imara, ranta açılmaması, amaç dışına çıkarılmaması gerekiyor. Anayasaya göre de bu alanların yeniden ormanlık olarak tesis edilmesi ve korunması gerekiyor.

İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğanay Tolunay katıldığı programlarda ve sosyal medya hesabından neler yapılması gerektiği ile ilgili çok aydınlatıcı, yol gösterici bilgiler veriyor.

Uzmanı olmadığım bir konuda yanlış bilgi vermemek adına Prof. Dr. Doğanay Tolunay’ın görüşlerini özetleyerek paylaşıyorum:

“Ülkemizin toplam orman alanı 22,9 milyon hektar. Bunun 5.9 milyon hektarı meşe, 5,6 milyon hektarı ise kızılçam ormanlarından oluşuyor. Kızılçam ülkemizin en geniş yayılışa sahip 2. türü ve tamamen doğal.

Kızılçam kendisini yeniliyor

Kızılçam ekolojik istekleri gereği Akdeniz ikliminin hakim olduğu ağırlıklı olarak Ege ve Akdeniz bölgesinde yayılıyor. Az da olsa Marmara ve Batı Karadeniz bölgesinde de bulunuyor. Orman yangınları da ağırlıklı olarak yazları sıcak ve kurak bölgelerde çıkıyor.

Bu bölgeler aynı zamanda kızılçam ormanlarının bulunduğu alanlar. Ege ve Akdeniz bölgesinde aynı zamanda maki bitki örtüsü de yayılış göstermekte. Hem kızılçam ormanları hem de maki bitki örtüsünü oluşturan bitki türleri yangınlarda kolayca yanabiliyor.

Ancak kızılçam ve maki bitki örtüsü yangına uyum sağlamış türlerdir. Başka bir ifadeyle kızılçam ormanları ve maki bitki örtüsü yangınlardan sonra kolayca yeniden yanan alanlara gelmektedir. Bunun sebebi kızılçam kozalaklarının ve tohumlarının yangında zarar görmemesidir.

Yangın sonrasında kozalaklardaki tohumlar külün içine düşmektedir. Bu tohumlar yangını takip eden bahar ayında çimlenmekte ve yanan alana metrekareye onlarca fidan gelmektedir. Yangın görmemiş kızılçam ormanlarında ağaçlardan dökülen kuru yapraklar kalın bir tabaka halinde birikmekte, tohumlar toprağa ulaşamadığı için çimlenmemekte, çimlenenler ise yaz kuraklığını atlatamadıkları için kurumaktadır. Maki bitki örtüsünün de gövde ve sürgünleri yansa da kökler yanmamakta, yine bir sonraki baharda 1-1,5 m boyunda sürgün verebilmektedir.

Bu nedenlerle yanan kızılçam ormanları ve maki bitki örtüsünün yerine ağaçlandırma yapılması yerine sadece yanan alanların koruma altına alınması ve bir sonraki baharın beklenmesi durumunda fidan ve diğer çalı ve otsu türlerin yeniden sahaya gelmesi mümkündür.

Bu noktada yeterince tohum olmayan yerlere civardaki yanmamış ormanlardan toplanan tohumlar serpilerek ormanlaştırmaya yardımcı olunmaktadır. Ağaçlandırmanın ancak fidan gelmeyen alanlarda düşünülmesi gerekmektedir. Yanan ormanların ağaçlandırmasında yanan ağaçların ve çalıların kökleri sökülmekte toprak işlenmekte otsu türlerin tohumları ve soğanları toprak işleme sırasında yanan alandan uzaklaştırılmaktadır. Diğer yandan yangınlar beklenmedik olaylardır ve fidanlıklarda yeterince fidan bulunmaması olasılığı oldukça yüksektir.