Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde zaman zaman bu konu ile ilgili yazmayı düşündüğüm için, yazının başlığı bir diye başladı.

                Bu seçim bir dolu bileşeni ve de soruları bağrında taşıyor. Birincisi Türkiye ilk kez Cumhurbaşkanını halk seçmiyor. İlk kez seksen sonrası, 1982 yılında anayasa ile birlikte cumhurbaşkanı seçtik. O seçim ne kadar seçimse de, ülke tarihine halkın ilk seçtiği 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren olarak geçti. Dilerim, bu seçim o seçimden daha çok demokratik seçime benzer.

                Bu seçime gelecek olursak; Bu seçim de çok önemli birçok durum var.

-          AKP iktidara geldiğinden beri, İslam ülkelerinin ülkemize imrendikleri modern yaşamı bitirmek için elinden geleni yapıyor. Ülkemiz giderek tutucu bir Orta-Doğu ülkesi oluyor.

-          Yoksul ve eğitimsiz halk, sadakaya alıştırılarak, dini siyasete alet ederek oyları alınıyor.

-          Eğitim sistemi dini ağırlıklı bir yapıya dönüştürülerek, ülkemiz gençliği bilimden uzaklaştırılıyor.

-          Zenginler daha zengin, fakirlerde daha fakirleştiriliyor.

-          Başbakan her geçen gün daha buyurganlaşıyor. İnsanların özel yaşamlarına hemen hemen her konuda karışıyor. En son genç bir sporcunun döğmelerine karışarak kendisi için iyi düşünenleri bile zora soktu.

-          Ülkede AKP hükümetinin başındaki Başbakan, sürekli düşmanlar yaratarak adeta Don Kişot vari işler yapıyor. Biraz sıkışınca ’KEFEN’ edebiyatına başlıyor.

-          Dış politikada yapılan yanlışlar, özellikle Suriye konusu bile en az 30 yıl ülkemizin başını ağrıtmaya yeter

                Uzun lafın kısası ülkemiz her konuda sürekli açmazlarla karşı karşıya ama yandaş medya marifeti ile konular kapatılıyor. Ne gariptir ki; Soma faciasının sorumlusu hükümetin temsilcileri ile yakınları ölenler ramazanın birinci günü birlikte iftar açtılar. Tabii burada sendikaların ve muhalefetinde basiretsizliğini görmek gerekir.

                Bu verilerin ışığında, Başbakan R.Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığına aday. Karşısında, Bilim insanı ve diplomat Ekmeleddin İhsanoğlu CHP ve MHP’nin adayı olarak çıktı. Buna birkaç parti daha eklendi. Fakat özellikle CHP ve MHP’nin il ve ilçe örgütleri öncelikle gençlik ve kadın kolları aracılığı ile kapı kapı çalışmaları gerekmektedir.

                Başbakan açık açık bugüne kadar yaptığı gibi anayasada yazılı olmasa bile yaparım olur mantığı ile Başkan seçileceğini söylüyor. Aslında suç işliyor. Çünkü Yasalarda var olmayan erki kullanacağını söylemek, ya vatandaşları kandırmaktır. Ve ya, onay alırsan anayasayı çiğneyeceğim demektir. İkisi de birbirinden vahimdir.

                BDP-HDP adayını belirlerken, kazanamayacaklarını bildikleri için Selahattin Demirtaş’ı aday gösterdi. Bu seçimde parti düzeyinde güçlerini de test etmek istiyorlar. Fakat Bazı solcular ilk turda S.Demirtaş’a oy verebilirler(Hasan Cemal v.b.)

                Hükümetin apar topar meclise sunduğu açılım paketi nedeni ile ikinci turda gizli açık Kürt oylarının çoğu R.Tayyip Erdoğan’a gidecektir. Bu çıkarılacak yasa gelecek dönemde ülkemizde toplumsal barışı olumsuz etkileyecektir. Kaçak elektrik kullananlar Dicle Elektrik dağıtım şirketini tarumar ederken hiçbir polis müdahale etmiyor. Ama batıda en ufak demokratik eyleme polis orantısız güç uyguluyor.

                Çatı adayı, Ekmel Bey, Anayasanın ilgili maddelerinde yazılı olan işleri yapacağını ve ülkenin dengelerine sahip çıkacağını söylüyor. Önümüzdeki en az otuz yıl Orta-Doğu Dünya için çıbanbaşı olmayı sürdürecek. Bu bölgenin sorunlarını ve dinamiklerini bilen, batı ülkelerinde tanınan bir bilim insanı tarafından temsil edilmek, ülkemizin yiten itibarını geri kazandıracaktır.

                Ya her gün yeni bir kaotik sorunla gergin yaşayan Türkiye veya 2015 seçimlerine umutlu giren bir Türkiye. H.Cindoruk’un dediği gibi ’YA ÇATININ ADAYI, YA DA ÇETENİN ADAYI’