Dünden Devam

21 Kasım 2014 günü, Ankara Polis Koleji’nin kapısının önünde, saat 13.30’da emekli polisler ve yakınları Basın Açıklaması yaptılar.
Özetle, dediler ki:
“..Teşkilatımız İktidarların muhafız alayına dönüştürülecektir. Yani hukukun gereklerine göre değil, iktidarın isteklerine uyan bir polis teşkilatı kurulmak istenmektedir!..”


“...Bu kurumların kapatılmasıyla, polislik, toplumun hak ve menfaatlerini koruyan bir meslek olmaktan çıkacaktır. İktidarların muhafız alayına dönüştürülecektir. Yani hukukun gereklerine göre değil, iktidarın isteklerine uyan bir polis teşkilatı kurulmak istenmektedir..."
"...Ancak İç Güvenlik Formu olarak sunulan bu yasa tasarısı, hiçbir bilimsel çalışmanın ve kurumsal ihtiyaçların ürünü değildir. Tasarı hazırlanırken, yıllarını emniyet teşkilatına vermiş başarılı yöneticilerin ve iç güvenlik konularında uzman akademisyenlerden görüşü alınmamıştır. İnsan hakları ve hukukun gereklerini icra ederek personeli yetiştirmek üzere kurulmuş köklü eğitim kurumlarını, birkaç kişilik dar bir kadro tarafından, gizlice ve alelacele hazırlanmış yasa tasarısı ile tasfiye etmek, AB kriterlerine uymamaktadır. Bu gerekçelerle, evrensel insan hakları, hukukun temel prensipleri ve kanunların hükümleri doğrultusunda hareket eden polis amirleri yetiştiren Polis Koleji ve Polis Akademisi'nin kapatılması toplumun güvenliği ve milletin menfaatlerine açıkça aykırıdır.
Ayrıca güvenlik hizmetlerinde uzman ve emniyet müdürlerinden yararlanılması gerekirken zorunlu emekli edilmesini ve valilerin emniyet müdürü olarak atanmasını öngören bu düzenleme asla kabul edilemez."
"Bu tasarıyı küçük bir grup, yarısı emniyet mensubu da değil. Gizli kapaklı hazırladılar. Biz bunun taslağını çok zor temin edebildik. Gerekçelerini bilmiyoruz. Başbakan Yardımcısı basında açıklamalar yaptı. Anlaşılıyor ki devletin en önemli kurumu polis üzerinde oyun oynanıyor. Karşı çıkışımız budur. Halkın ve devletin güvenliğini yakından ilgilendiren bir yasa çalışmasında hiçbir yere danışmadan gizli kapaklı çalakalem bir şeyler yazılmasına karşıyız.
 2 Ekim 2014 tarihli AB'nin Türkiye ilerleme raporunda büyükçe bir paragraf yazıyor. Diyor ki, 'Anahtar kanunlarda, değişikliklerde hiçbir yere danışılmıyor ve Türkiye'de yine kanunlar apar topar çıkartılıyor. Kamu ile paylaşılmıyor, tartışılmadan çıkartılıyor.' Demek ki AB'nin ilerleme raporunda yapılan tespitin doğru olduğunu gösteriyor.
Sayın Başbakan'dan, Sayın İçişleri Bakanı'ndan, Sayın Emniyet Genel Müdürü'nden randevu istedik. Sadece Emniyet Genel Müdürü'nün özel kalemi bir kez aradı, 'niçin arıyorsunuz' dedi. Biz kısaca anlatınca 'size dönüş yapacağız', dediler, hala dönmediler.
Demek ki biz, birtakım yollar tıkanıyor diye biz bu basın açıklamasını yapma durumuna geldik.
Siz eğer bir kuruma şu olmuş, bu sızmış diyorsanız, Türkiye'deki çok kuruma sızma olmuştur. O zaman onları temizleyin! Hastanelerde doktorlar çalışmıyor deyip hastaneleri kapatıyor musunuz? Orduyu dağıtıyor musunuz? İmamın birisi ahlaksızlık yaptı diye bütün camileri mi kapatıyorsunuz? Bu kurumları bu şekilde yıpratıp, yerle bir etmek çağ dışıdır."
Açık, sade ve anlaşılır.
Hafızam beni yanıltmıyorsa, polis teşkilatının kurumsal olarak ilk dik duruşudur. Diklenmeden ama.
Ben bu açıklamaya fiziken katılamadım. Çünkü haber tv’lerinden birine yapmaya başladığımız programımızın ertesi günüydü. Hem icra ettiğimiz programın tartışması, hem de önümüzdeki Perşembe canlı yayınlanmaya devam edecek olan 2.sinin planlaması toplantım vardı.
29 Kasım Cumartesi Günü 13.00’da Polis Akademisi (Anıttepe, Çankaya ANKARA) önünde #PolisAkademisikapatılamaz demek için tekrar bir araya gelecekler.
Belki bu açıklamalar, seslenmeler karşılığını kısa vadede bulamayacak! Ama vicdanlarda, süreçte mutlaka-mutlaka karşılığı var.
Direnmenin, itirazın, hayır diyebilmenin kibarcası, medenîcesi, hukukîsi polislere de nasip oldu ya; ölsem de gam yemem.
*(makalemin başlığı büyük bir siyasetçimizin beyanı ve edebiyat dünyasının önemli bir eserinin adının izdivacından doğmuştur.)