“Kadının sadece çalışıp gelir elde etmesi ile özgürlüğü elde etmesi aynı şey değildir. “

Simone de Beauvoir

Bilinen Bir Gerçek insan Fizyolojisinin, Özellikle Üreme Fizyolojisinin ve Sosyolojisinin Odak Noktası  Kadınlardır…

Kendiliğinden ve edinsel kazanımlar kadınlara özel  bir görev yüklemiştir...

Kadın salt diğer cins değildir. Doğuran, emziren, çocuğuna bakan, hem evde, hem de dışarda çalışmakta olan bir insandır…

“Toplumsal ve  Bireysel Boyutlarda” bu görevleri yerine getirilmeye çalışıp, her türlü toplumsal süreç ve platformlarda uğraş verirken, birinci derecede muhatabını asla bulamamıştır…

Bunların yanı sıra bu görevler esnasında; kadınlar çekinmeden gereğinden fazla özveride bulunmaktadır…

Kadın tüm bu zorluklara rağmen, çağdaş ve laik Türkiye'nin devamı, aynı zamanda “İnsan Hakları ve Demokrasi” için, gerektiği her yerde söz söyleyebilme ,üretebilme ve yönetime katılabilme haklarına sahiptir...

Son zamanlarda kadınların olabildiğince yönetime katılabilmesi, söz sahibi olması, birçok konunun çözümünde tercih edilmesinin asıl nedeni; İnsan Hakları ve Demokrasi ortak paydasında birleşen siyasi partilerin, “Kadın Kotalarına” siyasette daha fazla yer vermesi sonucunu doğurmuştur…

Artık  bu düzeyden sonra kadını; gerici, laiklik dışı  düşünceler ile ilkel çekişmeler içine sokmak, kadınların doğal yapılarına ve görevlerine de aykırı olduğunu akıldan çıkarmamak gerekir. Kadınları bugün bulunduğu bu noktalardan hiç bir söylem, hiçbir baskı ve cezai yaptırım yıldıramaz ve yıldırmamalıdır...

Ayrıca günümüzde kadınların, gündelik siyasiler tarafından siyasi manşetlere sık sık taşınması bence sözdedir, boş vaatlerdir. Oy alma amaçlıdır. Asla kanmamak gerekir…

Kadranda yer alan güya destekçilerin, göz boyamaya yönelik vaatlerine kadınlar artık kanmamaktadır…

Kadın bu konuda en büyük desteği öncelikle kendi cinslerinden, sonra karşı cinsten, siyasilerden ve yönetimden beklemektedir...

Kimse kadınların gelmiş olduğu bu seviyeden, kısaca söylersek, “Cumhuriyet Kazanımlarından” bir adım geriye götüremez…

Çağdaş yani İnsan Hakları ve Demokratik seviyeye ulaşmak için, her gün adımladığımız kulvarlarda, kadınları kategorilere sokmadan; Kadın-Kız, Açık- Kapalı, Dinli-Dinsiz, Bölücü-Komünist diye ayırmadan, kendi düşüncelerinden olmayanlara kem gözle bakmadan, desteklenmeleri gerekmektedir…

Kadın dostlarıma tek bir sözüm olacak; kaybettiğiniz çok şey olabilir, hatta elinizde hiçbir şey olmayabilir, ya da tam tersine her şeyiniz olabilir, ama asla onurunuzu kaybetmeyin derim...

Haklarınızı örgütlenerek kazanın dersem sözlerimi abartmış olmam değil mi?..

“Bir Elin Nesi Var, İki Elin Sesi Var” sözünü herzaman ilke edinmek gerekir…

“8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününüzü” en içten dileklerimle kutlar, sağlık ve mutluluklar dilerim…

Sevgilerimle…

Dr. Mustafa Torun