Mimar Sinan 1489–1588 yılları arasında yaşamış olan Dünyanın en büyük yapı sanatçılarından birisdir. Kayseri’nin  Ağırnas köyünde doğmuş,17 Temmuz 1588 de İstanbul da öldü. Mimar Sinan sadece ülkenizin değil tüm dünyanın dehasını kabul ettiği bir sanatçımızdır. Hem estetik hem de mühendislik açısından şaheser düzeyinde olan eserleri yüzyıllardır dayanmakta, hala gözlerimizi okşamaktadır .Bize düşen bu büyük sanatçıyla gururlanmak ve onun eserlerini daha yakından tanımaya çalışmaktır.
Mimar Sinan'ın büküklüğünü anlamak için ciltler dolusu kitap okumaya lüzum yok. Yüzyıllardır yaşanan sayısız doğal afete, hatta depremlere karşın dimdik ayakta duran eserlerini düşünmek onun büyüklüğünü anlamak için yeterlidir. Hala Sinan’ın inşa ettiği camilerde ibadetimizi yapıyor, onun kurduğu köprülerden geçiyoruz. Daha dün inşa ettiğimiz yapıların dayanıklılığının sorgulandığı günlerde biraz da kendimizi sorgulamalı ve Mimar Sinan’ın neden deha olarak nitelendiğini düşünmeliyiz.  1536 da Drut ırmağı üstünde yaptığı bu köprüyle dikkatleri üstüne çekerek 1539 yılında Saray mimari baş simgesi olmuştur. Kanuni SULTAN Süleyman 2.SELİM ve 3. MURAT 0lmak üzere ÜÇ Padişah döneminde MİMAR başlılık eden SİNAN, İmparatorluğun gücünü simgeleyen mimarlık başyapıtçıların tasarlayıp uygulanmasında en büyük rolün sahibidir. Mimar Sınanın mimar başı olduktan sonra verdiği ÜÇ BÜYÜK ESER, onun sanatının gelişmesinin göstergesidir. Bunların birincisi İSTANBULDAKİ ŞEHZADE ÇAMİİ ve KÜLLİYES, mimarisinin bu eserinin ÇIRAKLIK DÖNEMİ, yine İSTANBULDAKİ Süleymaniye camii ise en muhteşem eseri ve KALFALIK DÖNEMİ, 1575 Yılında ve 85 yaşında EDİRNEDE yaptığı SELİMİYE Camii USTALIK DÖNEMİDİR.Bu gün ise o güzelim eserleri restore etmek şöyle dursun...Herkesin çok bilmesi yüzünden yapılama
yan o kadar çok şey var ki!