Genel Sağlık Sigortası(GSS)  5510 sayılı kanunla 01.01.2012 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu yasa hiçbir sağlık güvencesi olmayanlar, işsizler, 18 yaşını geçmiş- öğrenci olmayan erkek çocukları ve daha birçok kesimi ilgilendirmektedir.

GSS uygulaması şöyle;

 İl ve ilçelerde hiçbir sağlık güvencesi olmayanlar sosyal yardımlaşma vakıflarına giderek gelir testi yaptırıyorlar. Yapılan gelir testinde kişinin geliri 01.07.2015 tarihi itibarı ile;

   1-Asgari ücretin 1/3’ünden az ise;  ödeme yok

   2- Asgari ücretin 1/3’ü ile asgari ücret arasında ise; 50,94 TL

   3- Asgari ücret ile asgari ücretin 2 katı arasında ise; 152,82 TL

   4- Geliri asgari ücretin 2 katından fazla ise; 305,64 TL

(Bu konuda adaletsizlik olduğu görülmektedir. Örneğin; geliri 3.500,00 TL olan da  305,64 TL, 15.000,00 TL olanda 305,64 TL GSS primi ödemek durumundadır.)

       Sosyal Güvenlik Bakanlığı hiçbir geliri olmayanlara, işsizlere, üniversiteyi kazanamamış erkek çocuklarına bir anlamda yalan söylüyor. Son günlerde TV’lerde kamuoyunu aydınlatmak adına yayınlar yapılmakta. Sosyal Güvenlik Kurumu:  ”…Eğer geliriniz asgari ücretin üçte birinden az ise ya da hiç yoksa GSS. kapsamında priminizi devlet ödüyor, hemen Sosyal Yardımlaşma Dayanışma Vakfı’na müracaat edin, gelir testi yaptırın, eğer yaptırmasanız;  ben hiç geliriniz olmasa bile en yüksek dereceden size borç tahakkuk ettiririm…” diyor, yani size inanmayıp kendi memurlarına bu işi yaptırıyor. Vatandaş Sosyal Yardımlaşma Vakfına müracaat ettiğinde ise yapılan gelir testi bireysel gelir testi değil, bireyin ailesinin gelir testi oluyor.

            İşsiz, öğrenci veya sosyal güvencesi olmayan 18 yaş ve üzeri vatandaş gelir testi yaptırmak için müracaat ettiğinde ailesindeki bireylerin tümünün bütün gelirlerini topluyor (ayrıca fazladan evi, işyeri, arabası vb. varsa bunlar içinde bir katsayı ekliyor)  ve diyor ki; sizin hanenin geliri toplam şu kadar, o toplam rakamı birey sayısına bölüp, senin payına bu kadar düşüyor, senin gelirin bu diyor...  Hâlbuki ki; vatandaşın geliri zaten sıfır, anne babası bakmakta, ailesine yükü var, üstüne  kişiye gelir sahibi gibi işlem yapılıyor.             Bundan kurtulmanın tek yolu var; ailenizden ayrılmak veya ikamet  adresinizi sildirmek! Yani sizi dolambaçlı yollara sürükleyip ancak o zaman geliriniz yok sayılıyor. Ayrı eve çıkarsanız yine olmuyor, sokakta kalacaksınız. Ayrı eve çıkarsanız, oturduğun evin kirası, elektriği, suyu bu kadar tutmuş, demek ki gelirin var ki bunları ödeyebiliyorsun diyor. Yine prim ödemesi çıkarıyor. Yani giderden hareketle gelirin olduğuna kanaat getirip sizi olmayan gelirin sahibi yapıyor.

Bir anlamda Sosyal Güvenlik Bakanlığı diyor ki; evladın 18 yaşını doldurduğunda eğer işsizse beni ilgilendirmez, beraber oturuyorsanız GSS. primini ya senden alırım ya da evladını sokağa at diyor.

Biz Türk Milleti olarak ataerkil bir toplumuz. Bizde çocuklar hiç büyümez hep anne-baba gözetimindedir. Evlenmiş dahi olsa çelik-çocuğa karışmış bile olsa ailesi her daim ona yardım eder. (yoksa nasıl geçinir bu ekonomisi bozuk düzende.) Hep anlatılır ya; Avrupa’da 18 yaşını dolduran evladına ebeveynleri  “bu evin masrafı şu kadar, senin payına düşeni getir yada defol git, ben kanuna uydum, seni 18 yaşına kadar baktım gerisi beni ilgilendirmez…” Biz Türkiye’de aynısını diyebilir miyiz? Toplum dinamiklerinden uzak böyle bir Sosyal Güvenlik uygulaması olur mu?