Ekonomik kriz yaşıyoruz. İthal malları, yavaşça piyasadan kayboluyor. Peşin ve döviz üzerinden parası ödenmedikçe, ithal malı bulmak imkânsız hale gelecek. Bir süre sonra, Türkiye 70’li yıllardaki gibi KARABORSA ile tanışacak.
Yaşadığımız ekonomik krizi önce teşhis etmek lazım. Zira bu kriz bize uluslararası toplumdan bulaşmadı. Kendi kendimize yarattık. Yönetimin "faiz saplantısı" sistemi krize soktu. Nasıl çıkılır, onu da yazacağım.
Yaşadığımız krizin adına "para ikamesi" diyoruz. Ulusal para, satın alma gücünü zamana transfer edemediği zaman, para ikamesi başlıyor. Tasarruflar, uluslararası rezerv paralar ya da altın üzerinden tutuluyor. Vadeli kontratlar kuvvetli paralar üzerinden yapılıyor. Ulusal paranın fonksiyonu, satın alma gücünün mekân transferi ile sınırlı kalıyor.
Para ikamesi sorununu çözmede, ekonomi politika yeterli olamıyor. En önemli nedeni, döviz arzının eli kolu bağlanıyor. Normal bir piyasada kur artarken, döviz tutucular kar ederler ve karlarını realize etmek için döviz satarlar. Para ikamesi bu kuralı ortadan kaldırıyor. Sistem talebe bağlı olarak kurları hızla yükseltiyor.
Paranın miktar teorisi işlerliğini yitiriyor. Normal olarak, para miktarındaki azalma, paranın değerini yükseltir. Para ikamesi başlayınca, bu etkinlik de azalıyor. Ulusal paradan kaçış başladığı için, paranın tedavül hızı yükseliyor. Az para, daha çok tedavül ediyor. Para miktarını kısarak, çözüm üretmek mümkün olamıyor.
Para ikamesi beraberinde TL Varlıklardan kaçışı hızlandırıyor. Önce tahviller satılıyor. Satmak için tahvilin değerini düşürmek lazım. Tahvilin fiyatı düştüğü zaman, piyasa faizi yükseliyor. Zira tahvil değeri ile piyasa faizi arasında ters ilişki vardır. Bu ilişki, kendi kendini besleyen yapı kazanıyor. Herkes tahvilden kaçmaya başlayınca devlet piyasadan borç bulamaz hale geliyor.
Hisse senedi piyasasında, ulusal para cinsinden varlıklar satış görüyor. Eldeki paranın hızla altına ve dövize dönmesi amaç olduğu için borsalarda panik başlıyor. Alım-satım miktarları azalıyor. Satmak isteyenler, daha çok fiyat kırmak zorunda kalıyor. Endeks çok hızlı düşüyor. Borsanın, yatırımları finanse eden birincil piyasası devre dışı kalıyor ve sermaye oluşum fonksiyonu sonlanıyor.
Kur, piyasa faizi birlikte arttığı için, bankalarda likidite sorunu ortaya çıkıyor. Merkez Bankasının, likidite sorununu çözecek gücü kayboluyor. Bankalar, mevduat toplayarak sorunu çözmek zorunda kalıyor ve faiz yarışı başlıyor.
Bankalar kendini kurtarmak için şirketleri gözden çıkarıyor. Tahsili imkânsız alacaklar oranın artıyor. Likidite sorunu daha da ağırlaşıyor. Gecelik faizler yüzde binlere çıkıyor. Kredi kullanan şirketler ve bankalar iflas ile karşı karşıya geliyor.
Para ikamesinden nasıl kurtulabiliriz?
-Ekonomide en önemli etken GÜVENLİKTİR. Vatandaş inancını kaybettiği zaman, hiç bir ekonomi politika başarılı olamaz. Cahil ne yapsa yeridir, anlayışı bir kere yerleşince düzen tutmaz. Önce güveni geri kazanmak gerekiyor. Mevcut ekonomik kadroya güven kayboldu. Damadın başında bulunduğu bu kadro ile sistemi düzene koymak imkânsız.
-İkincisi, Türk Lirasını değerli hale getirmek gerekiyor. Formül bir asır önce Amerikalı Ekonomist Fisher tarafından kuruldu. MV=QP ifadesinde M=para miktarını, V=tedavül hızını, Q=mal ve hizmetleri P=Fiyatları gösteriyor. Bu formüle, hızlandıran işlevi kazandırmak için politika faizini, piyasası faizinin üzerine çıkarmak gerekiyor. Para miktarındaki azalma, beraberinde faizleri yükseltecektir. Ancak tedavül hızını kontrol altında tutmak gerekiyor. Bunun için şok tedavisi lazım.
- Merkez Bankasına yatan, mevduat karşılıklarını kullanarak, dövizden caydırıcılık ve ulusal parayı tercih etme yöntemi politika olarak uygulanmalıdır.
-Yastık altındaki varlıkları ortaya çıkarmak için, altın hesapları teşvik edilebilir. En önemli etken getiridir. Yani faizdir.
-Uluslararası faiz olan Libor+ Ülke Risk Primleri (CDS’ler) üzerinde, reel faiz uygulayarak uluslararası finans kapital akımına yön vermek mümkündür. Bu sağlanmadığı takdirde, ulusal finans kapital dahi ülkeyi terk eder.
-Vergi, yani Maliye politikası ile sistemi desteklemek lazım. Vatandaşın tercihini, ulusal paraya yöneltici vergi uygulamaları gerekiyor. Mevduat üzerindeki vergileri bir süreliğine kaldırmak suretiyle, ulusal paraya talep yaratılabilir.
Bunları yapacak irade ufukta görünmüyor. Türkiye’yi zor günler bekliyor.