Yaşanan siyasal gelişmeler "erken seçime" işaret ediyor. Bu erken seçimin tek sorumlusu daha başlangıçta Koalisyon'a karşı çıkan MHP dir.

MHP "halk bize muhalefet görevi verdi" diyor ve "HDP, CHP ve AKP ortak hükümet kursun" önerisinde bulunuyor.

Siyaset sosyolojisinden bir nebze haberi olan kişi HDP ile hiç bir partinin Koalisyon Hükümeti kuramayacağını bilir. Zira, HDP hukuken meşru bir parti olsa dahi SİYASİ MEŞRULUK taşımıyor. Siyaseten meşru olmayan bir parti ile Hükümet kurulmaz. HDP ile Hükümet kurulmasına en başından MHP karşı çıkmak zorundadır. Halbuki tersini yapıyor.

Ortaya CHP ile AKP koalisyon seçeneği kalıyor. Bu iki partinin siyasi duruşu kökten farklı. Sosyo-Ekonomik seçenekeleri tamamen birbirine zıt.

CHP eskiden beri İstanbul'a yapılan her türlü yatırıma karşı çıkan bir parti. Karşı çıkmak için bir sebep buluyor. Çiçek diyor, böcek diyor, ağaç diyor. Brinci ve ikinci boğaz köprüsüne karşıydılar. Marmaray'a karşıydılar. Şimdi üçüncü köprü yatırımlarına karşılar. Gerekçe aynı "böcek, çiçek, ağaç..."

Sn. Cumhurbaşkanı "yatırımlara karşı olan bir partiye Hükumet kurma görevi vermem" diyor.

Parlamenter sistemde Cumhurbaşkanı hem Devletin ve hem de Hükümetin başı olarak kabul ediliyor. TC Anayasasında bu hükümler açık olarak belirlenmiştir. Cumhurbaşkanının tasvip etmeyeceği kişi ve partilerin Hükumette yer alması mümkün olamıyor.

CHP seçim meydanlarında Sn. Cumhurbaşkanına karşı çok ağır ifadeler kullanmıştır. CHP şimdi bu söylemin zorluğu ile karşı karşıyadır. Sürekli karaladığı bir kişinin başkanlığında bir Hükumete nasıl ortak olacak? Halk nezdinde cevabı zor olan bu soru sosyo-psikolojik olarak çözümlenemiyor.

Sonuç olarak, ufukta erken seçim görünüyor.