Normal koşullarda, MB politika faizini artırdığı zaman kurların düşmesi gerekir. Güven kaybı olduğu zaman, bu kural işlemiyor.
MB politika faizini, yüzde 24 seviyesine çıkardığı zaman 6,55 seviyesindeki dolar kuru 6.01 seviyesine kadar indi. Beklenti, 5 liraya ineceğine yönelik idi. Fakat aniden, siyasi otorite "faiz konusundaki klasik tutumunu" sert bir şekilde tekrar etti. Anında güven kayboldu. Kurlar yükselmeye başladı, şu anda dolar 6.37 seviyesinden işlem görüyor.
Benzer durum CDS lerde de yaşandı. CDS ler ülke risk primi anlamınadır ve yurt dışında satılan Euro-Bond faizlerine ilave edilir. Kriz nedeniyle Türkiye'nin CDS leri kritik nokta olan yüzde 5 leri aşmış idi. Faiz artırımı ile birlikte yüzde 5'in altna düştü. Siyasi otoritenin söylemi üzerine tekrar yükselmeye başladı.
Türkiye cari açık veriyor. Sermaye dengesinden açık veriyor. Bu iki açık birlikte gerçekleştiği zaman kriz önlenemiyor. Döviz talebi aşırı artıyor ve kurlar yükseliyor.
2018 yılında önemli bir sorun ortaya çıktı. Bütçe 66 milyar lira açık ile bağlandı. İlk 6 ayda, Türkiye 46,1 milyar lira bütçe açığı verdi.
Ekonomik açıdan en tehlikelisi, bütçe açığı ile birlikte faiz dışı açıktır. Türkiye ilk altı ayda 12,3 milyar lira faiz dışı açık verdi. Bu iki açık aynı anda gerçekleştiği zaman, devlet derhal harcamaları azaltır. İsrafı önleyici tedbirler alır. Bütçe disiplinine önem verir.
Fakat, Türkiye aksini yapıyor. Mültecilere olmayan parasını harcıyor. Lüks ulaşım vasıtalarının sayısını artırıyor.
Türkiye "bıçak sırtı denge üzerinde" gidiyor. Güven kaybı ortaya çıkınca tüm dengeler bozuluyor. Güven kaybı yüzünden, Türkiye'yi zor günler bekliyor.