Musul Savaşına Batı tüm imkanları ile katılıyor. Almanya para ve tank gönderiyor. Amerika gelişmiş silahlar ve asker yolluyor. Polonya'nın dahi katkısı var.
İran Şii Milisleri destekliyor. Irak ordusuna Sünni Arapları dahil etmiyor. Musul Savaşı Şiiler ile Sünni İŞİD arasında gerçekleşiyor. Peşmerge uzaktan İŞİD mevzilerine top atışı yapıyor.
Şii unsurların Musul'a girmesi felaket ile sonuçlanacaktır. Şii Arapların hedefi sadece İŞİD değildir. Hedef Musul'daki petrol yataklarıdır. Petrol yataklarına egemen olmak için Musul'da Şii nüfusun çoğunluğa geçmesi gerekiyor.
Irak'a ait Şii Milislerden oluşan ordunun Musul'a girmesi halinde Sünni nüfusun Musul'u terk etmesi kaçınılmazdır. Zira Irak'da Şii-Sünni ayrımına dayalı sosyolojik düşmanlığın kökü 1400 yıl gibi uzun bir tarihe dayanıyor ve çözümlenemiyor.
Şİİ Araplar savaşı kazandığı taktirde Musul'da göç ile Şii nüfusu artırmaya çalışacaktır. Sünni nüfus göç etmek zorunda kalacaktır. Türkiye yeni bir göç dalgasına hazırlıklı olmalıdır.
Musul meselesinin barış ile sonlanması için Beşıka'da Türklerin eğittiği Sünni Arap ve Türkmenlerden oluşan Ordudan başka bir kuvvetin Musul'a girmesine ve düzen kurmasına müsaade etmemek gerekiyor.
Aksi taktirde Musul'da kazanılan savaş yeni bir savaşın başlangıcına dönüşecek ve akan kan durmayacaktır.
Esasen Batı bu gerçeği biliyor. Musul'da kazanılacak bir savaşının yeni bir savaşa kaynaklık etmesine Batı zemin hazırlıyor. Batı'nın amacı barış kurmak değil. Batı'nın amcacı kargaşa ile Orta Doğuyu kontrol altında tutmaktır.
Geri kalmış Arap aklı problemi çözemiyor. Türkiye'ye karşı çıkıyor. Halbuki Orta Doğuya Türkiyesiz barış gelmez. Nitekim gelemiyor.