Her olayın arkasında parasal bir neden vardır. Parasal neden çözüldüğü taktirde olay aydınlanır.

Bir memlekette parayı kim kontrol ediyorsa egemen odur. Siyasilerin egemenliği parasal egemenliğin yanında hiç mertebesindedir.

Parasal egemenlik para basma egemenliği olarak ortaya çıkıyor. Kim para basma hakkını elde etmiş ise gerçek egemen odur.

Amerika'da dolar basma hakkı FED denilen özel bir şirkete ait. FED bastığı dolarları bankalara ve Amerikan Devletine kredi olarak veriyor. Devlet vergi topluyor kullandığı paranın faizini Fed'e ödüyor. Bankalar Fed'den aldığı dolarları kredi olarak halka veriyor. Halktan topladığı faizleri Fed'e ödüyor. Fed karşılığı olmayan dolar basarak para kazanıyor.

Amerika'da ilginç olan, devletin kendi parasını, para basma hakkı tanıdığı özel bir bankadan faiz karşılığı borç olarak almasıdır.

Benzer durum Osmanlı İmparatorluğu zamanında gerçekleşti. Mülkiyeti Batı'ya ait Osmanlı Bankası kaimeleri basıyor ve Osmanlıya faiz karşılığı borç veriyordu. Sonuç 1881 yılında Osmanlı ekonomik egemenliğini kaybetti. Bir süre sonra yıkıldı.

Benzer durum ABD için de geçerli. Günümüz Amerika’sında ekonomik egemenlik Fed denilen özel şirkete ait. Fed ile ABD çıkarları müşterek olduğu sürece Parasal İmparatorluk devam edebilir.

Doların uluslar arası rezerv para olarak tutuluyor olması Amerikan Devleti ile Fed arasındaki menfaat ilişkisini en yüksek noktada tutuyor. Zira parası rezerv olarak tutulan ülke uluslar arası toplumdan karşılıksız gelir (senyoraj) elde ediyor. Rezerv miktarı arttığı oranda SENYORAJ çoğalıyor.

Amerika'nın kaderi doların uluslar arası rezerv para olarak tutulmasına bağımlı. Bu nedenle uluslar arası rezerv para hareketleri Amerika'nın dış siyasetini tayin ediyor.