(Rüzgâr eken fırtına biçer)

Terör Latince kökenli bir sözcüktür. Demek ki çok eski çağlardan beri terör ve terörist var.

Bilinen tarihin ilk cinayeti kutsal kitaplarda bile anlatılan Habil-Kabil vakasıdır.

M.Ö 15 Mart 44 yılında Romalı konsüllerin kararı ile Brutüs’un Sezar’ı öldürmesi de terörist eylemdir.

                Tarihte ilk terör örgütü Filistin’de Romalılara karşı oluşan’SİCARİLER(Zeotatlar)Romalılar Filistin’i işgal edince, dini gerekçelerle Roma imparatorluğuna baş kaldıran radikal Yahudiler, M.Ö 66-M.Ö.73 yılları arasında Pazar yerlerinde, sicari dedikleri kısa kılıçlarla cinayetler işlemişler. M.Ö 73 yılında Roma imparatorluğu kanlı bir şekilde bu girişimi bitirmiştir. Sonunda masum halk intihar etmek zorunda kalmıştır.

                M.S. 1050 yılında Hasan Sabbah, dini gerekçelerle oluşturduğu ‘HAŞHAŞİLER’ adlı örgütü ile İran’da ki Alamut kalesinden, düzenlediği suikastlarla Selçuklu veziri Nizamül Mülk’ ü öldürerek adını tarihe yazdırmıştır.

                1789 Fransız devriminden sonra sanayi devrimi ile hem fikri gelişmeler(Anarşizm- sosyalizm v.b) olurken silahların gelişmesi ve kolay ulaşılması nedenleri ile terör örgütleri ve terörist sayısı artmıştır.

                XVI. yüz yıldan sonra kara Afrika başta olmak üzere, Uzak-Doğu ve Güney Amerika’nın vahşice sömürülmesi ta XX. Yüzyıla değin sürdü.

                1917 Sovyet Devrimi insanlık için bir umut olmasına karşın, devrime karşı cephe oluşturan emperyal cephe ve 2. Dünya savaşı Sovyet devrimini yozlaştırdı.

                1960 lı yıllarda Sovyetlerin yayılmacı politikası nedeni ile emperyal ülkelerle aynı çizgiye kendisini indirgedi.

                24 Aralık 1979 tarihinde Sovyetler Birliği’nin Afganistan’a yerel yöneticilerin isteği üzerine asker göndermesi üzerine ABD, Afganistan ve Pakistan’da radikal dini örgütleri kurdu ve de 11 Eylül’e değin de destekledi.

                Sınıflar üzerinden yapılması gereken mücadele emperyal güçlerin yönlendirmesi ile dinler arası hatta mezhepler arası hale getirildi.

                Dini reformunu yapamamış, eğitim düzeyi olağan üstü düşük Müslüman topluluklar, Orta-Doğu başta olmak üzere Afganistan, Pakistan ve Afrika ülkelerinde birbirlerini kırıyorlar.

                11 Eylül saldırısından sonra Henry Kisınger’in’- BUNDAN BÖYLE MÜSLÜMANLAR MÜSLÜMANLARI ÖLDÜRECEKTİR’ söylemi hala geçerliliğini koruyor.

                1960 larda başlayan, Sovyetlerin sıcak denizlere inmesini önlemek için oluşturulan, Fas’tan başlayıp Afganistan’a değin uzanan YEŞİL KUŞAK projesi, 2000 lere geldiğimizde BOP(Büyük Orta-Doğu Projesi) oldu. Hatta ülkemizin o zamanki başbakanı RTE- Ben BOP’ un eş başkanıyım. Dedi. Bu da yeterli olmayınca 2010 yılında ARAP BAHARI diyerek dış güçlerin zorlaması ile Tunus’tan başlayarak iktidarları değiştirmeye başladı emperyal güçler. Fas’ta kral varken oraya dokunmadılar çünkü kral emperyal güçlerin emrinde hem de orada petrol yok. Özellikle ülkemiz için ticari anlamda çok önemli olan Libya tarumar oldu. Ülkemiz de özellikle inşaat alanında büyük kayıplara uğradı. Ama emperyal güçler Libya’nın petrolüne el koydular. Hatta Fransız TOTAL’in yöneticisi Rusya’da garip bir kaza da öldü.

                Nükleer silah yapıyor yalanı ile girilen Irak’tan IŞİD veya İD(İslam Devleti) doğdu. Zaten el-Kaide yi de ABD kurmuştu. Bir yerde pirinç yetiştirirseniz sivrisineğe ve sıtmaya da razı olacaksınız demektir. IŞİD veya diğer terör örgütleri parayı nereden buluyor. Petrolü kimler alıyor. Bu örgütlere silahı kimler satıyor. Bu konularda Zülfü Livaneli ve Gün Zileli’nin son yazıları dikkatle okunmalıdır.

                Timsah gözyaşları dökerek halkları kandıranlar, yarın gerçekten ağlayacaklar.