Çağdaş olmak; Aynı çağda yaşayan, çağcıl, muasır ve asri demektir.

             Bulunulan çağın anlayışına şartlarına uygun olan, denilerek egemen, çoğul veya egemenin görüşlerine uyanlara da çağdaş denilir. Bu düz mantıktan hareketle; Bilim insanları, yazarlar ve de düşünürler çağdaş değillerdir. Ama çağını aşanlardır.

            Çağdaş olmak, bilimsel anlamda sağcı veya solcu olmayı gerektirmiyor. Çağın ilerisinde düşünenlere veya yazanlara toplum ve ülke yönetenleri deli bile diyorlar.

                Çağın gerisinde düşünen ve yaşamaya çalışanlarda toplumda gerici yobaz gibi adlarla anılıyorlar.Özellikle hiçbir mantıksal ve bilimsel izahı olmayan dini veya sosyal önermede bulunanlar çağının gerisinde olanlardır.

                Kuşlar uçuyorsa insanlarda uçabilir diye düşünen antik çağ insanları çağdaş olmamakla birlikte ilericidirler. Bu düşünceler, buluşları ve insanlığın teknolojik olarak gelişmesini sağlamıştır.

                Fakat ülkeleri yönetenler büyük çoğunlukla çağından ileri düşünen insanları anlayamadıkları gibi cezalandırmışlardır.

                Çağdaş olmak, ülkemizde ilerici olmak anlamında algılanmaktadır. Oysaki çağdaş olmak sadece gerici ve tutucu olmamayı kapsamaktadır.

                Tarih boyunca binlerce bilim insanı yaşadıkları dönemde anlaşılamadıkları için cezalandırılmışlardır. Galile, Dünya’nın Güneşin etrafında döndüğünü söylediği için öldürülmüştür.

                İnsanların çağdaş olabilmeleri için iyi bir eğitim almaları gerekmektedir. İyi eğitim de çağdaş bir eğitim olmalıdır. Çağdaş eğitim nedir?

                Çağdaş eğitim, yaşanılan çağın üretim ilişkisi ile örtüşen eğitimdir. Günümüzde teknolojinin bu kadar geliştiği bir dönemde, bilimi öteleyen bir eğitim verirseniz, yalnız o çocuklara ve ailelerine değil ülkenize de ihanet etmiş olursunuz.

                21. yüzyılda meslek edinememiş gençler çoğunlukla çağdaş olamazlar. Meslek edinememiş genç mutsuz ve büyük olasılıkla işsiz olur. Mutsuz ve işsiz genç ülke için potansiyel tehlike demektir.

                Ülkeleri yöneten politikacılar olaylara günlük kazanımları penceresinden baktıkları için, eğitimsiz insanları kolay kazanılacak oy deposu olarak görürler. Fakat uzun vadede ülke bu durumdan büyük zararlar görür.

                Ülkemizde kaliteli meslek okulları olmadığı için kaliteli meslek sahibi gençler yetişememektedir. Bu nedenle özel sektör meslek liselerini kendisi geliştirmektedir.

                Ülkemizi yönetenler hiç gereği yokken İmam Hatip Okullarını çoğaltarak geleceğe mutsuz, mesleksiz ve de çağdaş olmayan gençler üretmektedir.

                Gelecekte AKP iktidardan ayrılırsa bu İmam Hatip Liselerinden mezun gençlerin hali ne olacaktır. Tıpkı; Fetullah Gülen okullarından mezun olanların düşüyor oldukları duruma düşmezler mi? Düne kadar tüm devlet kurumlarında itibar gören FT öğrencileri bugün zor günler yaşıyorlar.             Ülkeleri yönetenler, yarınları da düşünerek özellikle eğitim kurumlarını ilerici değilse bile çağdaş kurumlar olarak oluşturmalılar.