İnen kitap bir tane...
O kitabın peygamberi bir tane..
Tanrı zaten bir tane...

Tarik "yol" demek...
Tarikat, aynı dinin içinde birtakım yorum ve uygulama farklılıklarına dayanan, bazı ilkelerde birbirinden ayrılan, Tanrı'ya ulaşma ve onu tanıma yollarından her biri.

Tanrısı, kitabı, peygamberi tek olan bir inanışın içinde ne gibi yorum ve uygulama farklılığı olabilir ki?
Farklılıklar olması neyin sonucunda ortaya çıkmıştır?

Tanrı, insanlara dinini ve o dinin kitabını gönderirken, yorum ve uygulama farklılıklarının olacağını biliyor muydu?
Ya da yorum ve uygulama farklılıklarının ortaya çıkabileceğini hesaplamış mıydı?
Madem bu farklılıklar olacaktı, o zaman peygambere ne gerek vardı?
Peygamber yalnızca o kitabı getiren "kargo" görevi mi görmekteydi?

Peki nedir bu farklılıklar?
A tarikatı mensubu ile B tarikatı mansubu aynı kitabı okuyup, aynı Tanrı'ya inanıp, aynı peygamberi benimseyip farklı mı ibadet ediyor yani?
Eğer farklı ibadet ediyorsa ve eğer bütün bu farklılıklar Tanrı katında geçerliyse, dünyada aynı dine inanan insan sayısı kadar farklı tarikat olmasında bir sorun yok demektir, öyle değil mi?

Her tarikatın bir ruhani lideri var..
Kim veriyor onlara bu liderlik sıfatını?
Tanrı, di-ni lider olarak yalnızca o dinin peygamberini tayin etmemiş miydi?
Nerden çıkıyor bu tarikat liderleri?

Hadi adam dedi ki; "Ben dini bu şekilde yorumluyorum, benim gibi düşünen benim peşimden gelsin."
Ve gittiler peşinden adam oldu sana "tarikat lideri".
Kim tescilliyor bu liderlik vasfını?
TSE gibi bir kurum mu var da onay veriyor?

Muhtemelen bütün tarikatlara göre ölümden sonraki hayat kısmı aynı..
Herhangi bir tarikatın herhangi bir mensubu öldüğü zaman melekler tarafından sorgulanırken, mensup olduğu tarikata göre mi sorular sorulacak?
A tarikatına üye ise A tarikatı soruları, B tarikatına üye ise B tarikatı soruları ayrı ayrı mı hazırlanıp sorulacak?..

Mezhep...
Gidilen yol demek...
Yukarıda "tarikatlar" için sorduğum soruların aynıları "mezhepler" için de geçerli..

Bugünlerde her yere sıçramış olan "mezhep" çatışmaları, son dönemde siyasette de sıkça fink atmakta.. Hatta siyasiler birbirlerine mezhepleri üzerinden saldırmaktalar.. "Benim mezhebim senin mezhebini döver" diyerekten ortalıkta geziniyorlar...
Halkı da bu mezhep tartışmalarının içine çekmek isteyenler var ve bu tartışmaların halkı bölmesinden nemalanma peşindeler..
Kaç farklı mezhep var yeryüzünde, hiç merak etmedim de hiç saymadım da..
Hatta umrumda bile değil..

Ben bütün bu tarikat ve mezhepleri, ilaç sektörünün birebir muadil ilaçlarına benzetiyorum..
Etken madde aynı, etki mekanızması aynı, biyoyararlanımı aynı, farmakokinetiği aynı, ambalajın içindeki miktar aynı, hemen hemen fiyatlar da aynı...
Ama "ben daha etkili ilacım" kavgası var..
Neden?
Çünkü hangisi daha çok kullanılırsa, o daha çok para kazanacak..
Yani işin içinde çıkar politikası var...


Tanrı aynı, kitap aynı, din aynı, peygamber aynı..
Ama mezhep farklı..
Ama tarikat farklı...
Neden..?????
İşin içinde bir çıkar politikası olduğundan mıdır acaba?
Ne dersin??

Ben onu bunu bilmem kardeşim..
Yeryüzündeki en geçerli tarikat ilimdir...
En düzgün mezhep hümanizmdir....
Ve en büyük tarikat lideri kişinin kendisidir...
Kendisinde taşıdığı aklıdır, vicdanıdır...
E tabi varsa....