FİYAT YÜKSELİRKEN ONLARDAN, DÜŞERKEN BAŞKALARINDAN..

Ülkemizin en büyük yerel gazetelerinden biri olan Karadeniz'deki, "SEFASI ROSSİ'YE, CEFASI TEMEL'E" başlığı ile manşetten verilmiş haberi okuyunca, kıyısından köşesinden fındık piyasasını bilenlerin aklına şu sorular peş peşe gelmiyor değil:

-Bu nasıl mantıktır?

-Bu nasıl yöneticiliktir?

-Bu nasıl fındığın ziraati ile uğraşmaktır?

-Bu nasıl piyasayı bilmek, geleceği tahmin etmektir?

*

Evet, Ordu'nun Altınordu ilçesinin Ziraat Odası Başkanı sıfatıyla manşete konu açıklamaları yapan Uğur Cörüt'e sorulacak o kadar çok soru, söylenecek öylesine laflar var ki; ama bu kadar yanlış bilen ve o yanlışlarla kamuoyu önüne çıkan birine sorsan ne, sormasan ne? Ya da söylesen ne, söylemesen ne?

*

Ama yine de, fındığı üreticisinden ihracatçısına, dahası iç tüketicisinden ithalatçısına kadar bir bütün kabul ederek yazıp-çizmekle meşgul ve sorumlu olan bir mesleğin (gazetecilik) mensubu olarak,"hak edene hak ettiğini verecek, hatırlatacaksın" doğrusu üzerinden bir kaç kelime etmek gerekiyor.

*

Birincisi; fındıkta piyasanın 2009'dan itibaren tamamen serbest koşullarda oluştuğunu bilmez, hatta inkar eder gibi davranış içinde bulunmak, ne derecede doğrudur? Hatta piyasayı ihracatçıların bile üzerine basa basa belirttiği gibi üreticilerin yönlendirdiği, kimsenin de bundan gocunmadığı ortadadır.

*

İkincisi; başta ziraat odaları başkanları olmak üzere bazı kesimlerin, gelecek günlerle ilgili yaptıkları piyasa ve fiyat tahminlerinde çoğu zaman yanıldıkları, yanılınca da suçu kendilerinde arama yerine, Sayın Cörüt'ün yaptığı gibi, tüccar ve ihracatçıyı suçlayarak arınmaya çalıştıkları görülmektedir.

*

Çok değil, bundan bir ay önce; "Fiyat 20 lira olacak" diyecek kadar bilgili, engin görüşlü ve ısrarcı olanların, bugün fiyatın 12 liraya düşmesiyle, önce kendilerini sorgulamaları gerekmez mi? Hadi diyelim tüccar ve ihracatçının oyunu olsun, böyle bir oyunu (ki öyle bir şey yok) tahmin etmeleri, görmeleri ve ona göre tedbir almaları gerekmez miydi?

Kaldı ki, her kesimin kendi menfaatine göre hareket etmesini eleştirmek ne derece doğrudur? Yani, sen üretici olarak kendini düşüneceksin, ama tüccar isen, ya da üreticinin fındığına pazar bulup, onu satan isen kendini, kendi kazancını hiç düşünmeyeceksin! Kaba tabir ile adama "Yok yaaa" derler.

*

Şunu bir kere daha hatırlatmakta yarar var:

"Yöneticinin iyisi işler yolunda giderken, gelecek de nelerin kötü gidebileceğini gören ve ona göre tedbir alandır."

*

Mehmet Akif Ersoy;

"Tarihi tekerrür diye tarif ediyorlar,

Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?" diyor.

Bugün yaşananların benzeri üç aşağıya beş yukarıya geçmişte de vücuda geldi. Üreciye afaki rakam ve söylemlerle beklentiye sokup, bırakın  kârı, akla gelmedik zarar ettirenler olmadı mı? Ziraat odası başkanınından, gazetecisine kadar..

Bir zamanlar "Fındık 10 lira olacak" diyerek, üreticiye fındığı farelere teslim ettirenler, daha sonra 6-7 liradan satmak zorunda bıraktırmadılar mı?

Biz de çıkıp; "Ben üreticinin yerinde olsam, bunları 'bizi yanıltılar, zarara soktular' diyerek mahkemeye verip, zararımı tazmin ederim" diye yazmadık mı?

*

Kaldı ki, çok değil 5-10 gün önce, "Tüccarda ihracatçıda fındık yok. Üreticinin fındığını 15 lira ve daha fazlasından almak zorunda kalacaktır" diyenler yine Ziraat Odalarının başka başkanları değil miydi?

Fiyat arz talebe bağlı olarak düşmeye başlayınca, Sayın Cörüt'ün söylemlerine bakarsak, tüccarın depoları, ihracatçının fabrikaları fındıkla mı doldu? Hani ellerinde fındık yoktu?

*

Gelelim, Azeri ve Gürcü fındığı meselesine?

15 günden beri bu konu üzerine araştırma yapıyoruz. Azeri ve Gürcü fındığı ile ilgili bir söylem, eylem yok. Hiçbir ihracatçının, tüccarın da sözü de.. Kaldı ki, hadi diyelim var. Size mi soracaklar? Veya tersinden bakalım. Sayın Ziraat Odaları başkanları Gürcü ve Azeri fındığı gerçeğini bir kenara mı koyacaksınız? Görmeyecek misiniz? Adamların pazarda bize ortak olmak için neler yaptıklarını anlamayacak mısınız? Ziraat Odası olarak verim ve kaliteyi arttırarak rekabet şansımızı yükseltecek yerde, sadece laf üretmekle mi meşgul olacaksınız? Böyle bir tercih, mantık, uygulama nerede var? Ya da  kime ne kazandırmış?

*

Son olarak önce "herkes kendi yaptıklarına baksın" diyerek Hacı Bektaş'tan bir hatırlatma:

-"Hararet hardadır, sac da değildir,

Keramet baştadır, saç ta değildir.

Her ne arar isen kendin de ara,

Kudüs'de,Mekke'de Hac'da değildir."

*

Sonra da; herkes, hele hele yetkili kılınmışlar, "bir düşünüp, bir konuşacaklar."

Gerçek kazancın üretmekle olabileceğini hatırlarından çıkarmayacaklar. Ne kendilerini, ne de kamuoyunu aldatmayacaklar.

Aldatırlarsa ne olur?

Geçen akşam bir filmden iki satır:

-"O kadar çok yalan söylüyorum ki, artık kendim de inanmaya başladım."

*

Son bir tespit daha: Bazıları işler yolunda giderken, "Ben yaptım. Biz ettik" diyorlar. Ama kendi yanlışları yüzünden işler yolundan çıkınca "Başkaları sebep oldu" diyor, hatta işe kaderciliğe kadar vardırıp, "Ne yapalım Allah'tan" diye kestirip atıyor. Yani, "İyilikler onlardan, kötülükler Allah'tan" Tövbe tövbe..

Tövbe tövbe, çünkü Allah'ın Kitabı Kur'an-ı Kerim bunun tam tersini söylüyor. Okuyup baksınlar.