Evet, sonunda TÜRK sporunun içine de nifak tohumları ekmeyi becerdik. Taraftarları  birbirinden ayırarak düşman olmaları konusunda gereğini yaptık. Teşvik, şike, kin,kan, yalan dolan hepsini harmanla yarak insanlara sunduk. Birbirlerine düşman ettik.
Zavallı Türk Futbolunun geleceğini iş bilmezlere teslim ettik. UEFA beklentilere ne yanıt verir bilemem. Ancak bilinen bir gerçek var ki Avrupalı asla bizim için hayırlı rüya görmez.
2011-2012 yılı Türk futbolu için zaman kaybı olmuştur. Yıllarca Anadolu takımlarının kaderleri ile oynayan zihniyet, geçtiğimiz sezon yine hortlamış ve baltayı sert taşa vurmuştur.  Bu sefer oyunu, herkesin bildiği gibi Türkiye Cumhuriyeti Savcıları ve Türk Polisi bozmuştur. Bu iki değerli kurumun gizlilik içerisindeki çalışmaları meyvelerini vermiş ve gerçekten en azından bana göre Türkiye’nin en büyük en önemli kulübünü suçüstü yakalamıştır. Adını siz koyun, ister şike diyin, ister teşvik diyin isterseniz büyük balık küçük balığı yutar diyin ne derseniz diyin ama suç bu ülkede asla cezasız kalmamalı tezini  savunun. Eski federasyon başkanı Mehmet Ali AYDINLAR Fenerbahçe futbol takımının kongre üyesi ve taraftarı olmasaydı, bu olaylar bu safhaya gelmeden çözüle bilir miydi?  Ne diyor eski başkan Fenerliler Allahtan korkun ben olmasaydım haliniz nice olurdu. 
Keşke olmasaydı tarafsız kalabilseydi.  Kalamadı ve gitti. Gelen Yıldırım Demir ören isimli şahsiyet yılların takımı Beşiktaş ta başarısız olmuş ve Başbakan talimatı ile Futbol federasyonunu ele geçirmiştir. Şikenin üzerine set çeken Yıldırım Türk Futbolunun kaosun içerisine girmesine de sebep olmuştur. Onun için futbolun nerede olduğu önemli değildir. Talimatları uygulamak birilerine çanak tutmak işini vazife edinmiştir. 
Gelinen son noktada, Trabzon şehrinde çıkan olaylar, cezasız kalan ırkçılık, hak ve hukukun işletilememesi, nihayetinde       alınan yanlış kararlarla şampiyonluk müsabakasında İstanbul Fenerbahçe stadında çıkan arbede  ve yaralanan polislerimiz, taraftarlarımız, zarar gören işletmelerimiz, esir düşen kocaman Türk Milleti.
Siyaseti futbola bulaştıranlar başlarını  iki elinin arasına alarak düşünmelidirler. Biz ne yapıyoruz nereye gidiyoruz. 
Taraftarları oy potasiyeli olarak görmek isteyenler, kaosa çanak tutmuşlar, zararların daha da büyümesine sebep olmuşlardır.  Biliyorsunuz ki Galatasaray  Futbol takımı başkanı  Ünal AYSAL  takımımızın taraftarlarının 20 milyonu Ak Partilidir diyerek kendini ve taraftarları bağlamıştır. Fenerbahçe Kulübü başkanı ve yönetimi ise takımı cemaatin eline geçirtmeyeceğiz diyerek ayrı bir taraf olmuştur.  Futbol da bile taraf, karşı taraf bölünmüşlüğü konuşuluyorsa siz o futboldan ne beklentiniz kalır.
Taraftarlar kavgada eder, bıçaklar, doğrar biçer, 
Sorumlular hadlerini bilecekler, siyasiler spora siyaseti sokmayacaklar, temizlik harekatına  tarafsız bir şekilde başlamalıdırlar.
Şirin görünmek için  tribünlere oynadıkları oyuna      son vereceklerdir.
GÜNÜ SÖZÜ:  Türkiye’nin en eski spor kulübünü yönetemeyen muhteremin TFF nin başında olmasının gayesi işsizlikten nemalanması olsa gerek!  

 

Evet, sonunda TÜRK sporunun içine de nifak tohumları ekmeyi becerdik. Taraftarları  birbirinden ayırarak düşman olmaları konusunda gereğini yaptık.

Teşvik, şike, kin,kan, yalan dolan hepsini harmanla yarak insanlara sunduk. Birbirlerine düşman ettik.Zavallı Türk Futbolunun geleceğini iş bilmezlere teslim ettik. UEFA beklentilere ne yanıt verir bilemem. Ancak bilinen bir gerçek var ki Avrupalı asla bizim için hayırlı rüya görmez.2011-2012 yılı Türk futbolu için zaman kaybı olmuştur. Yıllarca Anadolu takımlarının kaderleri ile oynayan zihniyet, geçtiğimiz sezon yine hortlamış ve baltayı sert taşa vurmuştur.  

Bu sefer oyunu, herkesin bildiği gibi Türkiye Cumhuriyeti Savcıları ve Türk Polisi bozmuştur. Bu iki değerli kurumun gizlilik içerisindeki çalışmaları meyvelerini vermiş ve gerçekten en azından bana göre Türkiye’nin en büyük en önemli kulübünü suçüstü yakalamıştır. Adını siz koyun, ister şike diyin, ister teşvik diyin isterseniz büyük balık küçük balığı yutar diyin ne derseniz diyin ama suç bu ülkede asla cezasız kalmamalı tezini  savunun. Eski federasyon başkanı Mehmet Ali AYDINLAR Fenerbahçe futbol takımının kongre üyesi ve taraftarı olmasaydı, bu olaylar bu safhaya gelmeden çözüle bilir miydi?  Ne diyor eski başkan Fenerliler Allahtan korkun ben olmasaydım haliniz nice olurdu. Keşke olmasaydı tarafsız kalabilseydi.  Kalamadı ve gitti. Gelen Yıldırım Demir ören isimli şahsiyet yılların takımı Beşiktaş ta başarısız olmuş ve Başbakan talimatı ile Futbol federasyonunu ele geçirmiştir. Şikenin üzerine set çeken Yıldırım Türk Futbolunun kaosun içerisine girmesine de sebep olmuştur. Onun için futbolun nerede olduğu önemli değildir.

Talimatları uygulamak birilerine çanak tutmak işini vazife edinmiştir.  Gelinen son noktada, Trabzon şehrinde çıkan olaylar, cezasız kalan ırkçılık, hak ve hukukun işletilememesi, nihayetinde       alınan yanlış kararlarla şampiyonluk müsabakasında İstanbul Fenerbahçe stadında çıkan arbede  ve yaralanan polislerimiz, taraftarlarımız, zarar gören işletmelerimiz, esir düşen kocaman Türk Milleti.Siyaseti futbola bulaştıranlar başlarını  iki elinin arasına alarak düşünmelidirler. Biz ne yapıyoruz nereye gidiyoruz. 

Taraftarları oy potasiyeli olarak görmek isteyenler, kaosa çanak tutmuşlar, zararların daha da büyümesine sebep olmuşlardır.  Biliyorsunuz ki Galatasaray  Futbol takımı başkanı  Ünal AYSAL  takımımızın taraftarlarının 20 milyonu Ak Partilidir diyerek kendini ve taraftarları bağlamıştır. Fenerbahçe Kulübü başkanı ve yönetimi ise takımı cemaatin eline geçirtmeyeceğiz diyerek ayrı bir taraf olmuştur.  Futbol da bile taraf, karşı taraf bölünmüşlüğü konuşuluyorsa siz o futboldan ne beklentiniz kalır.Taraftarlar kavgada eder, bıçaklar, doğrar biçer, Sorumlular hadlerini bilecekler, siyasiler spora siyaseti sokmayacaklar, temizlik harekatına  tarafsız bir şekilde başlamalıdırlar.Şirin görünmek için  tribünlere oynadıkları oyuna   son vereceklerdir.


GÜNÜ SÖZÜ:  Türkiye’nin en eski spor kulübünü yönetemeyen muhteremin TFF nin başında olmasının gayesi işsizlikten nemalanması olsa gerek!