Dün Sivas Kongresi'nin yıldönümüydü...
4 Eylül 1919....
Sivas Kongresi toplanırken memleketin durumu hepinizin malumu..
Şimdi burda tekrar tekrar o günkü şartları anlatmaya çalışarak sizleri sıkmak istemiyorum..
O şartlarda Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde toplanan kongrede alınan kararlar ve üstlenilen görevler, enkaz halindeki bir imparatorluktan genç ve dinamik bir cumhuriyete giden yolu açmıştı hiç kuşkusuz... 
Aradan 95 yıl geçti...
Memleketin hali 95 yıl öncesinden farksız bana göre..
Hatta belki de daha da vahim durumdayız...
95 yıl öncesindeki "işgal" anlayışıyla, 95 yıl sonraki "işgal" anlayışı farklı sadece...
Yani demem o ki; işgal altındayız aslında ama farkında değiliz sadece...
Tıpkı 95 yıl önce olduğu gibi, emperyalizm bugün de iş başında..
Ama bizim insanımızın "işgal" anlayışı, "ecnebi" askerinin omzunda tüfeğiyle şehirlerin ara sokaklarında gezinmesi olduğu için, bugünkü işgali algılamaları çok zor...
Hatta bugünkü durumu "işgal" olarak algılamak bi tarafa, eğitimsiz halk bu durumu gelişmişlik olarak algılamaktadır...
Günümüz işgal anlayışından binlerce örnek vermek hiç de zor değil..
Ama son günlerin popüler gündemi bence verebileceğim tüm örneklerin üstündedir diye düşünüyorum...
Evet..
Almanya'nın Türkiye'yi dinleme skandalından bahsediyorum..
Hatta peşinden, ABD'nin de Türkiye'yi çok uzun zamandır dinlediği ortaya çıktı..
Yani...
Yani ulusal güvenliğimiz tehlikede ama gel de bunu milletimize anlat..
Hani şu hep saygı duyulması telkin edilen "milli irade"nin, bu güvenlik zaafının tam anlamıyla bir "işgal" olduğunu algılaması bir tarafa, konudan bahsederken yapılan espriler ve atılan kahkahalar "milli irade"nin ne kadar "milli" olduğunu ve olayın ne kadar bilincinde olduğunu gösteriyordur sanırım...
*******************
Yaklaşık bir ay önce cumhurbaşkanlığı seçimi yapıldı malumunuz...
Yapılan seçim cumhurbaşkanlığı seçimi gibi dursa da aslında bazılarının kıçını kurtarma operasyonuydu ve adı muhalefet olup kendi asla muhalefet olmayanların/olamayanların da desteğiyle bu operasyon başarıyla tamamlandı..
Ülkenin işgaline zemin hazırlayan ve hatta işgalcilerle işbirliği yapanların cumhurun reisi olmasında, asla "milli" olmayan "milli irade"nin olduğu kadar, asla muhalefet yapmayan/yapamayan muhalefetin de katkısı çok büyük.. 
İktidara katkıda kusur etmeyen bu muhalefetin, suçu gene oy veren\vermeyen seçmene yükleyerek kendini aklamaya çalışması, iktidardan önce muhalefetin değişmesi gerektiği düşüncesini yaygınlaştırdı..
Bu değişimin (bence) kilit noktası bugünkü CHP kongresidir...
CHP'de yaşanacak bir değişim, ki ümidim bu yöndedir, irili ufaklı her türlü muhalif grubu değişime zorlayacaktır..
Son 4 yıldır siyaset yapamayan, akapenin taca attığı topları toplamaktan öteye gidemeyen, birbirleriyle tezat düşünceleri parti içine almakla çok seslilik yarattığını zanneden oysa parti içi kaosu tetiklediğini bir türlü farkedemeyen, kendi tabanına "nasıl olsa oylarım garanti" mantığıyla yaklaşan ve bu yüzden tabanına her geçen gün uzaklaşan, soros'cu, cemaatçi, tesev'ci, arı'cı kiralık kimlikleri parti içinde görevlendirerek "altı ok"u savunduğu komedisini oynayan CHP'den, uzun uzun yazmaya gerek yok tek kelimeyle ifade etmek istiyorum; "solcu" CHP'ye geçmek dileğiyle.....
*************
95 yıl önceydi...
4 Eylül 1919 Sivas Kongresi....
95 yıl sonra...
5 Eylül 2014 CHP kongresi...
Müdafa-i Hukuk ruhu yeniden canlanır umarım....
Umarım apar topar karar alınıp parti içi muhalefete hareket imkanı vermemek adına bu tarihe alınan kongre, tarihi bir tesadüfle hem parti içi hem ülke içi işgalcilerin sonu olur...
Sivas Kongresi ve Müdafa-i Hukuk ruhunun yüzü suyu hürmetine.....
Başarılar sayın Muharrem İnce....