II. Dünya Savaşı dönemi zamanında Harry, alkolik dostu Eddie ile birlikte yeni bir iş bulabilmek için balıkçı teknelerini Fransız adasına çeker. Harry, her ne kadar Fransa’nın karışık döneminden olumsuz etkilenen bir Amerikalı olsa da, bir otelin barında hırsızlık yaparken yakaladığı Marie’ye âşık olmasıyla hayatta kalma ve doğru olanı yapma arasında sıkışır.

Harry ve Marie’nin hikâyesinin anlatıldığı, Ernest Hemingway’in aynı adlı romanından uyarlanan 1944 yapımı To Have and Have Not, sinemada male gaze ve voyörizmi anlatan en iyi filmlerden biri. Voyörizm diğer adıyla dikizcilik, soyunan ya da giyinen, cinsel ilişkiye giren ya da daha genel olarak birilerini seyretme, röntgenleme arzusudur. Buradaki görme isteği özel ve yasak alanı görmek, emin olmakla ilgilidir. Ayrıca ataerkil düzen ve toplum, kadın yahut erkek tüm izleyicilere male gaze ile bakmayı emreder, izleyicileri adeta kodlar.

Male gaze dediğimiz durum, bakış açısının erkek gözüyle olmasıdır. Kişi izlediği objeye, nesneye erkek gözüyle bakar. Sinema izleyicinin voyörist olduğunu bilir ve bu durumu kullanır. Sinemada izleyici voyörist, teşhirci olan ise sinemadır.

To Have And Not Have filminin ilk sahnelerinde olduğu gibi, başrol Harry, Marie'yi gördüğünde bakma arzusu duyar ve bu durum seyirciye de lanse edilir. Seyirci Harry gibi hisseder, male gaze ile bakar. Marie, Harry'den sigarasını istediğinde buğulu sesi, kusursuz fiziği ve güzelliği Harry'yi etkilemiş ve onda voyöristik bir his uyandırmıştır. Marie bakışlarıyla, kusursuz yüz güzelliği ile seyirciyi de kendine bakmaya teşvik eder. Marie tüm erkeklerde bakma arzusunu uyandırır ve aynı arzuyu seyirci de hisseder. Bunu izleyen bir kadın seyirci dahi male gaze açısıyla bakar ve Marie karşısında adeta büyülenir.

Erkek ile özdeşleşme

İzleyicinin kendi benzerini görmesi, tanıması ve bununla bütünleşmesi özdeşleşmenin tanımıdır. Özdeşleşme ego ile doğru orantılıdır. Seyircinin karakterle kendini özdeşleştirmesi olan ego, libidonun bir sonucudur. Özdeşleşme, ekrandaki oyuncuyla, karakter arasındaki ayrımı kaldırır.

Seyirci olarak Marie’nin duruşunu, ona olan hislerini, güzelliğini Harry'nin gözünden görürüz. Hem klasik anlatı sineması hem de yönetmenin yaptığı teknik açılar bize bunu hissettirir. Seyirci, kadın ya da erkek, male gaze açısıyla bakar. Bunu sağlayan hem yönetmen hem klasik anlatı sineması hem de ataerkil toplum yapısıdır.

Seyircinin endişesi

Her ne kadar voyörizm ve özdeşleşme ile kadın figürü seyircinin ilgi odağı olsa da kadın bir tehdit unsuru haline dönüşebilir. Harry duygularını gizleyemediği an seyircide hadım edilme duygusu başlar. Aşk, sevilme kadını yüceltir; ikon kadın böylece bir tehdit unsuru olur.

Özdeşleşmenin ardından gelen endişenin giderilmesi ise sinemanın görevidir. Aksiyon filmlerinde gösterilen silahın film bitene kadar patlaması bir kuralsa, suçlunun ya da suçlu kabul edilenin cezalandırılması da bir male gaze kuralıdır. Filmde bir kadın evlilik dışı bir ilişki yaşıyorsa filmde o kadın öldürülür ya da farklı şekilde cezalandırılır. Bu kontrol durumu aynı zamanda hadım edilme düşüncesini ortadan kaldırarak, male gaze olan gözün tatminini sağlar.

Sinema, To Have and Have Not’ın çekildiği 1944 yılından bu yana teknolojik olarak gelişse de 21. yüzyıl filmleri hâlâ male gaze endişesini taşıyor.