Toplumun doğal özelliğidir. Birey, tasarruf etmiyor ya da edemiyor olsa da, toplum tasarruf eder. Türk Milleti, ulusal hasılanın yüzde 12 si civarında tasarruf ediyor.

Ulusal Hasıla 830 milyar dolar civarındadır. Bu hesaba göre toplam yıllık tasarruf miktarımız 830 x12=99,600 milyar dolardır. Demek ki Türk Milleti her yıl 100 milyar dolar civarında tasarruf ediyor.

Hükümetler için sorun, her yıl gerçekleşen 100 milyar dolar tasarrufu kontrol etmektir. Zira, bu para, nereye akar ise, ekonomiyi oraya doğru sürüklüyor.

Şu gerçeği herkesin kabul etmesi lazım. TASARRUF EDEN ADAM AKILLI ADAMDIR. Akıllı adam parasının satın alma gücünü korur. Enflasyon karşısında satınalma gücü eriyor. Bunu gören tasarruf sahibi, parasını dövize dönebilir. Altın satın alabilir. Büyük şehirlerde emlak alabilir. Neye dönerse, onun fiyatı artar.

Önemli olan, tasarrufların MEVDUAT olarak bankalara yatmasıdır. Zira, bankalar mevduatı yatırıma kanalize eder. Mevduat olarak yatmadığı taktirde, tasarruf sahiplerinin yöneldiği varlıkların değeri gerçeğinden daha yukarı çıkıyor. En risklisi, altın ya da döviz satın alarak yastık altına girmesidir. Yastık altına giren varlık, ekonomiden soyutlanıyor.

Vatandaş parasını mevduat hesabında tutabilmesi için, mevduata verilen net getirinin, beklenen enflasyondan yüksek olması gerekiyor. Aksi taktirde, parasının eridiğini gören vatandaş bankaya TL mevduat yatırmaz.

Hükümet NAS deyip faizi baskıladı. Merkez Bankası kanalıyla negatif faiz uyguluyor. Bankalar, vatandaşa faiz vereceğine merkez bankası kaynaklarını kullanmayı tercih etti. Vatandaş da parası ile dolar almaya başladı. Sonuç, dolar olması gerekenden yükseğe ulaştı. Bunu gören Hükümet Kur Korumalı Mevduat hesapları yoluyla tasarrufları kontrol ediyor.

Ekonomide 90 günlük zaman yanılması vardır. Bir yıl içerisinde, Kur Korumalı Mevduat Hesapları, yıllık tasarrufumuz olan 100 milyar dolara eşitlendi. Tasarruf, dinamik bir olgudur. Devam eder. Devam eden tasarruf sahibi bir gerçek ile karşılaştı.

Piyasada doların ikili kuru oluştu. İkili kur, KKM lerin değer kaybına neden oluyor. Değer kaybını fark eden tasarruf sahibi, tekrar dolara dönüyor. Ya da altın alıp, yastık altına atıyor. Altın ithal edildiği için, altın satın almak dolar talebi olarak gerçekleşiyor.

Hükümet kuru, piyasa değerine çıkarsa, kur artışından dolayı Hazine büyük zarar edecek. Kuru düşük tutmaya çalışsa, ikili kur oluşuyor. KKM ler zarar ediyor. Zarar, sistemi çökertebilir.

Ülke seçime gidiyor. Kim kazanırsa kazansın, önümüzdeki en büyük ekonomik problem KKM lerdir. Şimdiden, çözüm önerim var.

KKM lerde, bankaların ödediği faiz ile piyasada oluşan kur arasındaki farkı Hazine taahhüt etmiş idi. Taahhüt edilen farka tekabül eden tutar kadar dövize endeksli uzun vadeli tahvil ile sorun çözülebilir.

Tahvil dolar üzerinden olmalı ve yılda iki kere getiri ödemesi yapılmalı, FED'in verdiği yüzde 5 faiz uygulanmalıdır.

İktidara gelecek olan yeni Hükümetin ilk işi faizleri serbest bırakmak olmalıdır. Mevcut KKM leri de, vadesi geldiğinde bankalara terk edilmeli ve Hazine devre dışı kalmalıdır.