Sonra kazazedenin babasının açıklamalarına da denk geldiyseniz eğer, orada bir sürü soru dökülmüştür zihninize.
1) İnşaatı bitmemiş metro neden kullanıma açılır?
2) Bu açılışının bir sebebi varsa eğer, gerçekten kullanıma açılması ve yolcuların o metronun seferleriyle gidecekleri yere gitmeleri gerekiyorsa neden inşaatın hızlandırılması sağlanmıyor da yarım yamalak yapılmış o metro açılıyor? (Yine ilk soruya mı döndük?)
3) Kazazedenin babası “Burada bir amme hizmeti yapılıyor. Millet mağdur olmasın diye açmışlar. Yol bitmeden açmışlar. İnşaatı bitmeden açıyorlar. Bu Allah'ın yazısı. Ne yazılmışsa o gelir başa. Akacak kan damarda durmaz. İhmal varsa herkes cezasını çeker." derken ne demeye çalışıyor? Gerçekten dudağından dökülen bu sözleri mi ifade etmeye çalışıyor yoksa bambaşka bir noktadaki bambaşka bir kişinin dikkatini çekip gözüne mi girmeye çalışıyor?
4) Gözüne girmeye çalışmak ne demek?
5) Amme hizmeti böyle bir rezalet olabilir mi?
6) Hastanedeki, kalçasında demir olan o kazazede tastamam sağlıklı vücuduna kavuşabilecek mi?
7) Kavuşamazsa bunun bedeli ne ile ödenir? Sağlık kenarından geçip gidilecek, üzerine söz söylenmese de olabilecek bir gerçek midir?
8) En önemli soru: Türkiye’de nerede, ne zaman, başımıza ne geleceğini bilmiyoruz, tamam. Ama bu bilinmezlik üzeri açık bırakılmış çukurlarla, rögarlarla, çimentosu çalınmış harçla yapılan balkonlarla, yarım bırakılıp kullanıma açılmış metrolarla, eksik inşaatlarla, herkesin silah alabileceği “özgürlüğüyle” arttırılıyor mu acaba? Katlanıyor mu yüze, bine, milyona, milyara?
Böyle işte.
Hepimiz, her zaman bir bilinmezliğin çukuruna düşürülebiliyoruz bu memlekette. Buradaki mesele Yeşilçam’ın evirip çevirip başka başka şekillerde anlattığı alın yazısından çok; ihmal, tedbirsizlik ve korunmasız bırakılmaktır.
Kadere inanmak öyle bir gerçek değil çünkü.
Kader: Seçtiğin yollara göre geleceğini oluşturmak.
İnsan günün birinde başına felaket gelmesini seçer mi?
Seçmez.
