Hz. Ömer’in adaletinin yanı sıra, öfkesi de meşhurdur. Haksızlıklara hiç sabredemez, hemen tepkisini gösterirdi. Bu durumu herkes bildiği için karşısında yanlış bir hareket yapamazlardı. Halifeliği sırasında Hz. Ömer’e bir adam hanımını şikâyet etmeye geldi. Hanımının çok söylendiğini, evde huzur bırakmadığını söyleyecekti. Halifenin kapısının önüne gelince içeriden bir takım sesler duyar. Biraz daha yakınlaşınca bir hanım sesi olduğunu anlar. Hemen kapıyı açmaz. Sesin durmasını bekler. Fakat öfkeli ses devamlı artmaktadır. Adam ‘’bu kadar ses geldiğine göre halife herhalde evde yok’’ diyerek ayrılmak için arkasını döner. Bir iki adım atmışken kapı açılır ve Hz. Ömer dışarıya çıkar. Halife, adama sorar: ‘’Ne istiyordun?’’ Niye geri dönüyorsun?’’ Adam şaşkınlığını gizlemeyerek şöyle dedi: ‘’Benim hanımı size şikâyete gelmiştim. Ama gerek kalmadı. Ey Müminlerin emiri! Nice yiğitleri önünüzde titreten siz, nasıl oluyor da bir kadının böyle öfkeli konuşmasına susa biliyorsunuz?’’ Hz. Ömer şöyle cevap verir: ‘’O benim evimin hanımıdır, çocuklarımın annesidir. Evin her şeyiyle ilgilenir. Biraz yorulmuş da bana çatmışsa ne olur? Elbette susmam gerek!’’ Şu olgunluğa ve asalete bakınız, bugün nerden nereye geldik. Muhakkakı kadınlarımızın hakkı ödenmez. Bugün kadınlarımızın ölmesiyle hayatımız sona eriyor ve perişanlığı kabul ederek yaşamaya devam ediyoruz. Dul kadınlar kendilerini bizden daha götürerek ve iyi hissederek kısa zamanda hayatlarını sanki kocaları ölmemiş gibi yaşamaya devam ediyorlar, hiçbir zaman şikâyetçide değiller onları takdir ediyorum hele çalışan maddi durumları çok rahat olan bayanlar susmaya, devam ederek hallerinden şikâyetçi değiller. Onları takdir ediyorum zaman satar samanı misali çok rahat ve mutlu yaşamaya devam ediyorlar eşimin babaannesi 7 çocukla birlikte hayatını devam etmiş ve bu çocukları adam gibi yetiştirerek istikballerini temin etmiştir. Başımızın tacı bayanlarımız her şeye razı olmuş dayak yemişler aç bile kalmışlar seslerini çıkartmadan suspus içinde kalarak hiçbir zaman haklarını arayamamışlar gelelim konumuza Atatürk ne demiş.  Kadınlarımız sayesinde bugünlere kavuştuk sabretmek susmak bütün fenalıkları yener. Elbet de yeri geldiği zaman susmayı bileceğiz. Bülbül gibi susmayı bileceğiz. Ötmenin zamansız olduğunu anlayınca sus pus olucağız. Denizli horozu gibi zamansız ötmeyeceğiz. Zamanı gelince de ‘’ELBETTE SUSMAYIP’’ hakkımızı hukukumuzu arayacağız.

BUGÜN YAŞLILARA SAYGI HAFTASI

‘’Pandemi süresince en çok zorlananlar yaşlılar ve ihtiyarlar oldu. Hem önlemlerle, hem de küçümseyici ön yargılarla mücadele etmek zorunda kaldılar. Yaşlılarımıza saygımızı lafta bırakmayalım. Daima onlara saygılı olmaya çalışalım.’’