“Bilimsel bir keşif asla tek bir kişinin eseri değildir.”Louis Pasteur

Son günlerde dostumuz  sokak hayvanları ile  lgili tartışmaları ön plana alarak, gündemi ekenomik gerçeklerden çıkarıp, başka alanlara yönlendirme manevralarından birisini hep birlikte seyrediyoruz…

Gelin önce bu dostlarımızın önemli bir derdi olan Kuduz Hastalığından başlayarak, sonra konu ile ilgili düşüncelerimizi aktaralım…

Kuduz, evcil ve vahşi hayvanlar tarafından bulaştırılan, hastalığın belirtilerinden herhangi biri geliştiğinde ölüm ile sonuçlanan, zoonotik  yani hayvanlardan insanlara geçen, virüs kaynaklı bir merkezi sinir sistemi enfeksiyonudur…

Kuduz virüsü “Rhabdoviridae” ailesinde yer alan, “Lyssavirüs” cinsinden bir virüstür…

Kuduz hastalığının ölümcüllüğünün çok yüksek olması nedeniyle, korunma veya enfeksiyonun hastalık etkeni ile karşılaşmayı takiben durdurulması, çok büyük önem taşımaktadır...

Veterinerler, hayvan bakıcıları, hayvan laboratuvarı personeli, kuduz laboratuvarında, kuduz yönünden yüksek risk oluşturan işlerde çalışanlar; temas öncesi hastalığı önlemek için  “Kuduz Aşı Programına” alınması gerekir…

Kuduz şüpheli ısırık ve temas durumlarında ise temas sonrası proflaksi önermekteyiz…

Kuduz şüpheli ısırık olgularının en kısa zamanda korunma ve tedavi amacı ile “ Kuduz Aşı Birimi Olan Bir Merkeze Başvurmaları” çok önemli olup, bu birimlerde insan kaynaklı serum ve aşı uygulanmaktadır…

Gelelim dostlarımız kedi ve köpeklere…

Bugünlerde siyasi otoritenin sokak hayvanları ile ilgili çıkarmak istedikleri ve bu güzelim dostlarımızı telef etme planını içeren yasa taslağı umarım geri çekilir. Daha çağdaş ve onları yaşamımıza katan bir yasa çıkar. Böyle bir yasayı çıkarmalarını  bırakın, bu doğrultu da bir  zihniyete sahip olmadıklarını açıkça  söyleyebilirim…

Son söyleyeceğimi baştan söyleyeyim…

önerim “Başıboş Gezen Kedi ve Köpeklerin Kontrolü, Denetlenmesi ve Kayıt Altına Alınması, Üremelerinin Planlanmasıdır”…

Benim düşüncem “Sağlık Bakanlığı, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Belediyeler ve Sivil Toplum Örgütlerinin” el ele verip, Koruyucu Hekimlik çerçevesinde işbirliği yapmaları, eşgüdüme gitmeleri ve “Hayvan Hakları” kapsamında bu hayvanlara gereken özenin gösterilmesidir. İlkokuldan başlayarak hayvan ve doğa sevgisinin aşılanması gerçeği mutlaka  vurgulanmalıdır...

Sözümüzü 17 Mayıs 2002 ‘de kaybettiğimiz ünlü ozanımız Mahzuni Şerif Ustamız ile bitirelim…

Işıklar içinde uyusun sevgili Mahzuni Şerif Ustamız   yaralarımızı hiçbir doktor saramaz diyor…

Ülkemizde Doktor mu kaldı babacığım?..

Giderlerse gitsin demediler mi?…

Türkünde “Doktor Hasta, Ben Hasta” demedin mi ?..

Değme Tabip Sızılıyor

Yaralarım Yaralarım

El Değdikçe Bozuluyor

Yarlarım Yaralarım

Hangi Avcı Vurdu Beni

Akıttı Sinemden Kanı

Hiçbir Doktor Sarmaz Bunu

Yaralarım Yaralarım

Sevgilerimle…

Dr. Mustafa Torun