Sevgili okuyucularım bu başlık altındaki yazımı neden ve niçin 
yazdığımı izah edeyim. Son zamanlarda hepinizin malumu olduğu.
 veçhile bir çok şeyin magazinleşmesi ve Atatürk'ümüze 
yalan ve yanlış iftiralar atılarak gerek gazete sütunların da
gerekse internetlerde dolaşması nice vicdansız ve ahlaktan yoksun kimselerin, yalanlarıyle karşılaşıyoruz. Bunları yazanların Türklüğünden ve Müslüman oluşlarına en az sizin
kadar şaşıyorum. Daha doğrusu utanmadan ve sıkılmadan televizyonlar da boy göstermeleri midemi bulandırıyor.
Toplumumuz, üstesinden gelemediği bir vicdan ve ahlak
bunalımı ile karşı karşıya. Bu iki sorunu bir birinden ayırmış
gibi düşünmek yanlış olur. Ahlak, davranış kurallarını vazeder 
vicdan da kuralların ihlal edilip edilmediğini belirler, kişiyi kuralın gereğini yerine getirmeğe sev keder. Ahlak ve vicdan
Sorunlarının bir partiye veya siyasi temayüle inhisar ettiğini 
düşünürsek yanılırız. Muhalefetimiz gücenmesin, sorun yıllardır ve kimin iktidar olduğuna bakılmaksızın gelişti,
ilerliyor. Kaldı ki, ahlak ve vicdan sorunları sadece siyaseti
İlgilendiren sorunlar da değil. İş hayatında olsun, bireyler
arasındaki ilişkilerde olsun, herkes insanların eskisi gibi davranmadıklarından yakınıyor. Başkalarının ahlak, hukuk kurallarına uymamalarından yakınanlar kurallara uyuyorlar mı dersiniz, ORASI MUĞLÂK.