Çocukluğumuzdan başlayarak, yıllar içinde girdiğimiz birçok farklı

Toplum ve topluluklarda çeşitlenen, sayısı gittikçe artan birçok arkadaş edinmiştiniz. İlkokul, ortaokul, lise, üniversite, mahalle, iş, asker, kulüp Arkadaşları diye isimlendirir gruplarız beklide. Ama sonuçta onlar sadece arkadaşlarımızı kazandığımız ortamların kategorileridir. Arkadaş insanın kendi isteğiyle seçtiği kişidir. Yani doğumdan itibaren var olan akrabalık gibi zorunlu Ve kendi kontrolü dışında bir durum içermemektedir. Bence sadece bu sebeple

Bile değeri çok büyüktür, Kendi özgür iradesiyle arkadaşını seçen kişinin

Herhangi bir zorunluluk hissetmeden, bir mecburiyet taşımadan kurduğu bu

İletişim daha sağlam başlamakta ve istek dâhilinde daha güçlü adımlarla

Yürümektedir. Çoğu zaman insanın yardımına ilk koşan, zor anında yanında olan, destek veren arkadaştır. Aileyi üzmemek adına, yormamak adına veya yeterince yakın hissedilmeyen durumlarda, birinci derece akrabalık bağları bile

Arkadaşın önüne geçememektedir. Arkadaş güzel günü paylaştığı gibi zor günü de sırtlanan, elinden geldiğince yardımcı olan kişidir. İnsanın kalbini açtığı,

Güvendiğidir. Kimi zaman yüreklendiren, kimi zaman fren görevi yapandır. Bir

Atılım aşamasında o zor olan adamı atmada kuvvet veren üzüntülü anlarda ise

Başını dayayacak omuz olandır. Gözler arasındaki ışık ve sıcaklık, kimi zaman

Kahkahalarla gülümsemeye kimi zaman birlikte gözyaşı dökmeye dönüktür. Aristo acımızı  acı sevincimizi sevinç edinen böyle arkadaşları iki gövdede yaşayan bir ruh ve iki ruhla yaşayan bir gövdeye benzetir. Hz. Ali ise gerçek arkadaşı her zaman bizimle olabilen , bize faydalı olabilmek için gerektiğinden zarara girebilen, bela felaket anında da ne pahasına olursa olsun yardımımıza koşabilen kimse olarak anlatır. Böyle arkadaşlardan  yoksunluk insan için büyük bir kayıptır. Arkadaşlarımız kıymetlilerimizdir.