Irak Başbakanı İbadi, Barzani Yönetimine "Petrol gelirlerini bize bırak, memur maaşlarını ödeyelim" diye öneride bulunuyor. Bu öneri, tüm çıplaklığı ile son olayları açıklıyor.
Her olayda olduğu gibi, meselenin kökeninde para yatıyor. Irak Anayasasına göre "Irak'ın tüm petrol satışlarından yüzde 17 oranında Kuzey Irak'daki Özerk Yönetime pay" veriliyor. 2014 yılından beri Irak Merkezi Hükumeti bu payı Barzani Yönetimine ödemiyor.
Gerekçe olarak, Barzani'nin Kuzey Irak Petrollerini kendi insiyatifiyle satması gösteriliyor. Yasalara göre Barzani'nin Irak'a ait petrolü satma yetkisi yok. Bu nedenle Barzaniye "Irak petrolünü çalıyorsun" suçlaması yapılıyor.
Irak Merkez Bankası "dolar basan bankerlerin" kotrolünde. Bankerler "uluslararası para hareketlerini" görüyor. Bankerler Barzaniyi uyarıyor. Bu uyarılara Barzani "cevap" dahi vermiyor. Bankerler ile Barzaninin arası açılıyor. 
Barzani yüzde 17 payı alamayınca, memur maaşını dahi ödeyemiyor. Yatırımlar olduğu gibi kalıyor. Sıkıntıya düşen Barzani "siyasi çıkışı" yöntem olarak kullanıyor.
Ekonomik sorunları kapatmak amacıyla yaptığı siyasi hata, İran-Irak ve Türkiye'yi bir araya getirdi. Üç ülke de "Bağımsız Kürdistan kurulmasını" istemiyor. 
Türkiye ve Iran istemedikçe "coğrafi olarak bağımsız Kürdistan" diye bir devletin yaşaması mümkün değil. Her tarafı kapalı bir devletin, başka ülkelere "hava koridoru, kara yolu çıkışı" olamıyor. Uluslararası çıkış sağlanamadığı için ekonomik özgürlük kazanamıyor. Ekonomik özgürlük belli noktalara ulaşamadığı zaman siyasal özgürlük gerçekleşmiyor.
Sonuç olarak; Kuzey Irak Özerk Yönetimi, bundan böyle Irak Petrollerine dokunamayacak. Kendine ayrılan yüzde 17 pay ile yetinecek. Bağımsız Kürdistan ütopyası, hayalleri süslemeye devam edecek.