Bayram geldi. Küslükler biter, dargınlıklar geçer mi? Genellikle geçer diyorlar. Küsler barışır, kırgınlıklar biter, yerini daha güzel umutlar alır diyorlar. Alır mı gerçekten? Sanmıyorum. Zamanla geçen tek şey zamandır sadece. Ne kırgınlıklar geçer, ne de küslükler biter...

Herkesin her şeyi bilerek ve isteyerek yaptığı bu dünyada aslında kırgınlıkları da düzeltmek tamamen kendi ellerinde olduğu için bayramı bir aracı olarak kullanmamalılar. Bilerek ve isteyerek düzeltilebilir her şey. Düzeltilmiyorsa istenmiyordur. Bu kadar açık, bu kadar net olunan bir dünyada muallakta kalmaya gerek yok ve bir şeyleri de sırf "bayram" diye affetmeye gerek yok. Bayramda barışan küsler var mı sizde? Ben tanık olmadım şimdiye kadar. Oysa tanık olmam gerekirdi örnek alabilmem için. Birilerinin bizlere çok iyi örnek olması gerekiyordu bu dünyada. Şöyle travmalarıyla savaşan, çocuklarına travma yaşatmamaya çalışan bir y kuşağıyız. Hem kendimizle savaşıyoruz, hem etrafımızla, hem de çocuklarımızla... Sırf daha iyi örnek olalım, daha iyi insan yetiştirelim, daha güzel bir dünyaya gözünüzü açalım diye. Tabii sadece benim gibi düşünen benim kuşağım değil, benim kuşağımda benim gibi düşünmeyen o kadar fazla insan var ki bundan mütevellit kırgınlıklar ortaya çıkıyor. Belki kızgınlık belki de hazmedememe durumu. Siz ismine ne söylerseniz söyleyin affedilemeyen şeyler var bu dünyada. Boğazımıza düğüm olan şeyler, yutkunduğumuzda geçmeyen, aklımızdan silemediklerimiz var. Böyle bayram gelir ellere deyip de her şeyi sineye çekemiyoruz artık. Zira şimdiye kadar o kadar çok şeyi sineye çektik ki bunu da çekmeyiverelim artık...

Bazen bana diyorlar ki o kadar kitap okuyorsun, cahil değilsin, boş ver büyüklük göster büyüklük sende kalsın. Ben de diyorum ki; aslında gerçekleri bildiğim için boş veremiyorum ve büyüklük bende kalmasın. O kadar şey bildiğim için zaten boş vermek istemiyorum. Çünkü sizin her boş vermişliğinizde bir adım ötesine geçtiğiniz zaman daha ağır bir yara almakla karşı karşıya kalacaksınız. Insanlar sizi bir sonrakinde daha kolay yaralayacaklar, daha kolay sindirecekler. Nasıl olsa bir şey demiyor saf diyecekler ve siz aslında saf olmadığınız ve her şeyin farkında olduğunuzun altında ezilerek geçireceksiniz zamanınızı. "Neden ben bu hakkı başkasına verdim" diye daha çok kırılacaksınız. Ama önünde sonunda kırılmış olacaksınız ve insanlar bunu yaparken kendilerinde hiçbir suç görmeyecekler. Çünkü buna siz izin vermiş olacaksınız. Maalesef ki günün sonunda "yapmasaydın" olacak. Bu nedenle kimse bayramın altına sığınıp da küsler barışır, kırgınlıklar hallolur demesin artık! Çünkü çağımızda bayramın hatırı bile bir avuç insanın hatırı gibi kaldı.

Boğazımızda oturan ne çok yumrularınız var tahmin edebiliyorum. Yutkundukça geçmiyor. Bazen en mutlu anınızda aklınıza geliyor, bazen durup dururken. Hep sorunu kendinizde arıyorsunuz. Aslında gerçek şu ki evet sorun bizde. Sınırlarımızı çizmeyi bilmediğimiz için ihlal edilen kurallarımız var. Çok katı olmasına gerek yok pamuk ipliği kadar narin bir sınırımız olmuş olsaydı kimse bize bunları yaşatmamış olacaktı ya da çok fazla kırılmamış olacaktık. Şimdi nasıl iyileşiriz çarelerini ararken bakın bir bayram daha geldi. Affedebilir miyiz sizce olanları ya da affetmeli miyiz? Affet ve yoluna devam et değil işte bazı şeyler. Kim neyi hak ediyorsa orada cevabını vermeliyiz. Gerekiyorsa affetmeden gerekiyorsa kırıldığımız kadar kırarak. Günün sonunda başımızı yastığa koyduğumuzda vicdanımız rahatsa doğru yoldayız demektir. Yani bunun bayramla seyranla hiç alakası yok. Ben ne kadar mutluyum ve vicdanım ne kadar rahatsa o kadar iyi bir insanım demektir. Hepimize iyi insan olabilmeyi ve nice bayramlar görmeyi nasip etsin Rabbım. Gerisi her zaman söylediğim gibi hallolur.  :)