Cumhurbaşkanlığı seçimi hiç iyi gitmiyor. Her şey hukuka uygun hale getirilmeyi bekliyor.

Anayasamızın 79. maddesi diyor ki: Seçimler yargı organlarının genel yönetim ve denetiminde yapılır.141. maddesi ise şu hükmü taşır: Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. Bu iki maddeyi birlikte okuduğumuz zaman şunu okumuş oluruz. Yüksek seçim kurulu yüksek bir seçim mahkemesidir. Bütün kararları gerekçeli olmak zorundadır. Bu Anayasa hükümlerinin anlamı budur.

Şimdi gelelim. Sayın Başbakan Recep Tayyib Erdoğan Cumhurbaşkanlığına istifa etmeden aday olabilir mi? Konusuna; Kamu görevlilerini seçimlerden evvel kamu görevlerinden ayrılmaları bir Anayasal hükümdür. Anayasa Madde 76. Burada önemli olan şey seçimlerin adaylar arasında eşit koşullarda yapılabilmesidir. Adaylardan birinin kamu yetkisini kullanarak haksız bir seçim üstünlüğünü sağlamasını önlemektir. Örneğin bir vilayette Vali seçimlere istifa etmeksizin katılamaz. NEDEN? Çünkü kamu imkan ve yetkilerini kullanarak seçimleri etkiler. Bu düzenlemeden amaç Milli iradenin serbestçe sandığa yansımasını sağlamaktır. Ayrıca DP döneminde bunun acı örnekleri yaşandığından 1961 anayasasında da bu hükümler vardır. Şimdi gelelim güncel duruma. Cumhurbaşkanlığı seçimine üç aday giriyor. Bir tanesi başbakan. Diğerleri kamu görevlisi değil. Başbakan bütün kamu görevlilerinin ve özellikle valilerin bağlı olduğu İç İşleri bakanının ve Hakimler ve savcıların bağlı olduğu Adalet bakanının  da başıdır ve idari anlamda amiridir Bir başka deyişle söylersek Türkiye’nin valisidir. Başbakan işte böyle büyük yetkilere sahip bir kamu görevlisidir. Seçimlerde Anayasamızın10. maddesinin emrettiği tarafsızlığın ve eşitliğin sağlanması Anayasamızın çok temel nazik ve hukuk devletinin gerektirdiği  olmazsa olmazıdır. Başbakanın seçimlerde aday olması diğer adaylar için eşitsizlik yaratacağından bu istifadan imtina etmesini hukuken anlamak mümkün değildir. Cumhurbaşkanının bu olayda tarafsız kalması ve müdahale etmemesi Anayasal görev ve yetkileriyle bağdaşmayan bir durumdur. Cumhurbaşkanının duruma müdahale etmesi. başbakanı başbakanlıktan istifa etmiş sayması ( Milletvekilliğinden değil) yerine seçim döneminde bakanlar kurulundan birini Başbakanlığa vekalet ettirmesi Anayasal hak yetki ver görevidir. Aksi halde basit ve açık bir hak ihlali nedeniyle kaos yaşanabilir. Cumhurbaşkanı göreve davet edilmelidir.

Bu başarılamazsa ki başarılamaması çok yüksek bir ihtimaldir. O zaman Türk milleti 10 Ağustos 2014 (*)tarihinde Hatay’da, Yalova’da Ağrı’da yaptığı gibi AKP adayını sandığa gömmelidir. Başarılar dilenir.
 

(*) 10 Ağustos tarihi Türk milleti için kötü anılar taşıyan uğursuz bir tarihtir. 10 Ağustos 1920 SEVR anlaşmasının imzalandığı yani Müslüman Türk Milletinin vatanının Haçlılara imza karşılığında verildiği tarihtir. Milletimiz her karış toprağını yeniden şehit kanları ile sulayarak vatanımızı haçlılardan geri almıştır. Acaba Cumhurbaşkanlığı seçiminin bu tarihe rastlaması bir rastlantı mıdır yoksa bilerek mi bu tarihte seçim yapılmaktadır. Sevr’i parçalayarak Lozan’a çevirenlerden dahili ve harici bedhahlar intikam için bu günü özel mi seçmişlerdir.