Vekilin biri Devlet kuruyormuş. Sn. Vekil, benim 1986 yılında yazdığım ve halen TBMM kütüphanesinde mevcut "Devlet ve Politika" isimli kitabı okuması gerekiyor.
Devlet kurmak kolay değildir. Mevcut devletin felsefesini dahi değiştirmek büyük sorunlar yaratıyor. Devletin amacı sorun yaratmak değil, sorunları en aza indirmektir.
Modern sanayi toplumlarında devletin temel prensipleri bellidir. Hukuk devleti olmak, sosyal devlet olmak, siyasi meşruiyetin halka dayanması, yargı-yasama ve yürütmenin birbirinden ayrılması gibi. Günümüz dünyasında, uluslar arası toplumun kabul ettiği ilkelerden taviz verilemiyor. Zira bu prensipler daha önceden devletler arasında anlaşmalar ile imza altına alınmıştır.
Peki bu vekil devletin nesini değiştirmek istiyor?
Vekilin niyeti, siyasi iktidarın "İslami devlet felsefesini egemen kılmasına yönelik politikasında" aranmalıdır.Ancak, Türklerin "din konusundaki tercihleri" kolay değiştirilecek bir konu değildir.
Tarihe bakıldığı zaman Türkler, feth ettikleri topraklarda yeni bir devlet kurmak yerine "kurulu düzeni tercih ettikleri" görülüyor.
1044 yılında Dandenakan Savaşını kazanan Tuğrul ve Çağrı Beylerin en büyük sorunu, Gaznelilerden elde edilen Horasan ve İran topraklarında "nasıl bir devlet kurulacağı" idi. Sonunda mevcudu muhafaza etmeye karar verdiler.
Gazneliler Sünni Şeriata göre düzen kurmuşlardı. Yasama ve yargıda Sünnilik egemen idi. Lisanı Fasçaydı. Lisanı Türkçe ve dini Musevilik olmasına rağmen Selçuklular "Gaznelilerin kurduğu ve yüz yıldan fazla yaşamış olan düzeni" tercih ettiler. Bu tercih Anadolu Türklerinin kaderini tayin etmiştir.
Büyük Selçuklu'nun "Sünni Mezhebine uygun devlet düzenini" tercih etmesi, sistemin geleceğini etkiledi. Devlet idaresinde "Sünni Düzen" Anadolu Selçukluya geçti.
Devlet Idaresindeki Sünni anlayış, Anadolu Selçuklu'dan Osmanlıya geçti. Halifelik kaldırıldığı günün gecesi "Diyanet İşleri Başkanlığı" kuruldu. Cumhuriyet döneminde Diyanet "Sünni anlayışa" göre fetva vermeye devam ediyor.
1936 yılında Laikliği prensip olarak kabul ettik. Ancak Laik Devlet düzeninde "Diyanet İşleri Başkanlığı" olmaz. Devlet ile din işleri birbirinden tamamen ayrılır. Bizdeki Laiklik anlayışı "Devletin dini ve din adamlarını kontrol etme prensibine" dayanıyor.
Aslında Laiklik Türkler için yeni değil. Kurdukları 16 büyük imparatorlukta "hiç kimsenin dinine ve mezhebine karışmama" prensibine uyulmuştur. Günümüzde bu anlayış "hiç kimsenin yaşam biçimine karışmama" geleneği ile devam ediyor.
Herhalde Sn. Vekil Şii anlayışa göre devleti yeniden tanzim etmek istiyor. Zira Şii anlayışta " yaşam biçimine karışmak, devletin temel prensibi" ve günümüz İran'ında uygulanıyor. Belli ki Sn. Vekil "Türklerin Sünni olduğunu" unutuyor.