İki hafta önce dolar, 3.40 kur seviyesini test ediyordu. Ne oldu da birden 3.63 TL'ye çıktı ?
Ekonomistlerin büyük çoğunluğu "FED'in faiz artıracağının anlaşılması" dolara talep yaratıyor ve kur artıyor iddiasını tekrarlıyor. Türkiye açısından döviz sepeti de artıyor. Yani, Euro kuru ile birlikte yükseliyor.
Türkiye'deki kurların yükselmesinin gerisinde "uygulanan yanlış ekonomik ve mali politikalar" var.
"Vergilerin artırılması" yönündeki çalışmalar, devlet bütçesinde "mali dengeler bozuluyor algısı" yarattı. Düzenlenen çalışmaların devlete kazandıracağı gelir 4 milyar lirayı aşmaz. Bütçe açısından bu rakam yüzde bir civarında orana tekabül eder. Önemsiz olmasına rağmen toplumsal algı yüksek oldu.
Borsa İstanbul endeksi 109 binleri test etmişti. Son iki haftadan beri düşme sürecine girdi. 102 binli seviyelere kadar indi. Borsada satılan menkul kıymetlerin karşılığı, nakit depolarını dolduruyordu. Nakit fazlası dövize yöneldi. Talep artışı kurları artırdı.
Hükümetin faiz sendromu var. Faizler düşsün söylemini her platformda tekrarlıyor. Üretimden emek ücret, sermaye faiz adı altında pay alır. Bunlara dokunduğunuz zaman sistemin dengesi bozulur. Yeni denge daha yüksek ücret ve daha yüksek faiz seviyesinde kurulur. Bu kuralı Hükumet bir türlü öğrenemedi.
Tasarruf (finans kapital) sahibinin davranışlarını "reel faiz" tayin eder. Enflasyon oranı, piyasa faizinden duşüldüğu zaman reel faize ulaşılır. Enflasyon oranı yüzde 10'u aşmış durumda. Beklenen enflasyonun aşağı düşmeyeceği inancı egemen. Piyasa faizi, reel faizin altına düştüğü zaman tasarruf sahibi dövize yönelir.
Bankalar mevduata yüzde 10 civarında faiz veriyor. Bunun üzerinden vergi alındığı zaman vatandaş yüzde 8,5 getiri elde ediyor. Bu getiri beklenen enflasyon oranını karşılamıyor. Vatandaş parasının değerini korumak amacıyla döviz satın alıyor. Kurlar yükseliyor.
Merkez Bankasının uyguladığı politika faizi dövize olan talebi durduramıyor. Politika faizi yükselmediği taktirde, likit depolarındaki TL dövize yönelecek ve kurlar daha yukarılara çıkacaktır.