Ayvalık çarşısında dolaşıyorum. Kırık Türkçe ile konuşan bir Rum'a rastladım. Alışveriş yapıyordu. Midilli adasında yaşıyormuş. Kökeni Anadolu'ya dayanıyormuş. Her hafta gelip baba memleketini ziyaret ediyor ve ihtiyaçlarını buradan karşılıyormuş.
Sohbet ilerledi. Çok üzgün ve atalarına kızgınlık içerisinde olduğunu anladım. "Eğer Yunan Ordusu İzmir'e çıkmasaydı, biz ata topraklarında yaşıyor olacaktık" diye hayıflandı.
Ben de "Yunan Ordusuna yardım ve yataklık etmeseydiniz, 3000 yıldan beri yaşadığınız Helen ülkesinden, sürgüne gönderilmezdiniz" diye söyledim. Sözümü doğruladı. Tercihin çok yanlış olduğunu ifade etti.
Bununla beraber samimi düşüncesini "Bu topraklardan sürgüne gönderilmiş olmamız, buraları size verdiğimiz anlamına gelmiyor. Siz buraları bizden ödünç aldınız. Batı Anadolu için bizler, ödünç verilmiş topraklar kavramını yaşatıyoruz. Günün birinde gelip geri alacağız" diyerek söylemini ve sohbeti bitirdi.
Kınalıada-İstanbul'dan Ermeni bir arkadaşım, Amerika'ya göçtü. Los Angales'de lokanta işletiyordu. Kendini ziyaret ediyordum. Karşı masamda oturanların bana bakışlarından ve tavırlarından rahatsız oldum. Sonradan Suriye Ermenileri olduğunu öğrendim. Türk olduğumu fark etmişler ve rahatsız olmuşlardı. Düşmanlıkları gözlerinden okunuyordu.
Amerika'nın Kansas şehrinde, Arap bir Bakkal ile tanıştım. Beyaz peynir ve zeytin almak için sıkça gidiyordum. Türk olduğumu anlayınca bana tavır koydu. Sebebini sordum."Türkler arapları 400 yıl sömürdü, Arap Medeniyetini yok etti, Arapların fakir kalmasına neden oldu, Arapların en büyük düşmanı Türklerdir" demez mi?
"Yüz yıldır hürsünüz neden bir adım ileri gidemediniz" diye cevap verince, neredeyse beni dükkandan kovuyordu.
Amerika'da bir sitede ev kiralamıştım. Ucuz olduğu için genellikle yabancı talebeler kalıyordu. Hindistanlı talebeler sigara içiyor, benim balkonun önüne atıyordu. Talebeleri ikaz ettim. Umursamadılar. Bir gün baktım tüm izmaritler toplanmış her yer temizlenmiş. Hintliler beni görünce hazır olda duruyorlar. Nedenini sordum. "Sizin Türk olduğunuzu öğrendik" dediler. Ne alaka diye sorduğumda, bana Timur'un Hindistandaki katliamlarını hatırlattılar.
Dünya'da damarına basmadığımız millet kalmamış. Çinlileri, Hintlileri, Persleri, Arapları, Rumları, Rusları, Sırpları, Ermenileri, Avusturyalıları rahatsız etmişiz. Bu milletler bize "dost gözü" ile bakmıyor.
Tarihin bize yüklediği görevin mesuliyetini, şu anda Anadolu'da yaşayan Türkler taşıyor. Eğer var olmak istiyorsak, ekonomik ve askeri bakımdan çok kuvvetli olmamız gerekiyor.