Bu yazmış olduğum olay benim tezimi tamamıyla destekliyor:

“Gerçek kadınlarımız ve annelerimiz, kocalarının ölümünden sonra yuvanın selameti için geride kalan çoluk çocuğuna kanat gererek, bütün gençliğini feda edip onlara bakıyor”

 

Bir televizyon  kanalında aşağıda bahsedeceğim kadınla yapılan röportajı izleyenlerden biri olarak tüylerim diken diken oldu. Yuva yıkılmalarının ve aile facialarının ne olduğunu bilen ve yaşayanlardan biri olarak ve yaşımdan mütevellit ve aile facialarını ve boşanan yuvaların yıkımını çok iyi bilen ve yaşayanlardan biriyim. Gün ola harman ola misali kimsenin yarın ne olacağı veya ne olacağımız belli olmadığı gibi ve neler olabileceğinin de asla ve asla garantisi yoktur. Ne demişler:

( Güzelliğine güvenme bir sivilce yeter, zenginliğine güvenme bir kıvılcım yeter) Ekonomik nedenlerle aileler parçalanıyor. Bunun en mühim olan faktörü ise cahilliktir. Cahillik insanlarımızı dönüşü olmayan bir yola götürüyor. Bütün bu olaylardan sonra ya intiharlar

 veya boşanmalar başlıyor,.

ŞİMDİ İYİ DÜŞÜNEREK ELLERİNİZİ VİCDANINIZA KOYALIM:

Ordumuzun bir ilçesinde bir bayan kardeşimiz eşi aniden rahatsızlanarak vefat ediyor.

Bu bayan 5 çocuğu ile birlikte eşinin akrabalarının yanında sığınmak mecburiyetinde kalmış. Aradan geçen zaman sonunda anladığım kadarıyla eşinin akrabaları belki ahlaki, belki de ekonomik sıkıntıdan mı bilemiyorum? Bu zavallı ve kimsesiz kadını

( Para karşılığında zengin kişilere pazarlamak ve satmak istemişler.) Bu teklifi kabul etmeyen bayanı 5 çocuğu ile birlikte evin kapısının önüne koymuşlar. Sevgili Okuyucularım, sakın bu yazımı dizide olanlarla karıştırmayın. Bu olay ne Müslümanlığa ve ne de insanlığa sığar. Bütün bu olaylara rağmen Allah böyle kimselere fırsat vermesin derim.

Bu kadıncağız ne yapacak? Düşünmüş taşınmış, çoluğunu çocuğunu, pılısını pırtısını alarak Ordu’ya gelmiş. Hayırsever insanlar tarafından Subaşı Mahallesindeki Haki Yener Okulunun yanında Derya Markete yakın bulunan, farelerin cirit attığı bu rutubetli ve pis kokulu olan yerde namusu pahasına  çoluk çocuğuyla birlikte komşularının yardımıyla yaşama savaşı veriyor. Sevgili okuyucularım ve muhterem Ordulular, lütfen bu hanım kızımıza bir elin nesi var, iki elin sesi var misali vicdanlarımızı yoklayarak maddi ve manevi yardım yapıp o yuvanın selameti ve çocuklarının büyümesi ve istikballeri için canı gönülden yardıma koşalım. Bence onlara yapılacak yardım, hacca gitmekten daha sevap olacağı kanaatindeyim. Sevgili ve genç Valim, sizden ricam, sizi iyi ve yardımsever bir mülkiye amiri olarak her zaman takdir etmiş Ordu’muza geldiğiniz günden bu ana kadar, bizler için neler yapabileceğiniz ve ne yapmanız, ne gibi faaliyetlerde bulunabilirim düşünceleri içinde olduğunuzu takdirle karşılıyorum. Ailece sizi seven bir kimse olarak, lütfen bu bayan kardeşimize ve onların kötü kişiler tarafından kazaya uğramamasına hep birlikte mani olarak yardımlarınızı bekliyorum. Yapacağınız bu yardımdan dolayı şimdiden size şükranlarımı sunarım. Sevgili Ordulular, işte size mukaddes bir fırsat. . Bu yapacağınız yardımdan daha büyük insanlık yardı mı olabilir mi? El ele, can cana, tek kelime ile hep beraber bu aileyi düzlüğe çıkartmak için maddi ve manevi yardımdan kaçmayalım. “Ne verirsek elle, o gider bizlerle” Haydi benim Sevgili Hemşerilerim!... Son olarak yardım yapan veya yapmaya gücü olmayan ve yapmak isteyen kişilere de huzurlarınızda sağlık ve mutluluklar dilerken, gözlerinizden öperim. Sevgi ve saygılarımla birlikte, ALLAH RAZI OLSUN VE KABUL ETSİN DEMEKTEN BAŞKA ÇAREM YOK. Bu kadıncağız fakirin de fakiri. Şair ne demiş(karnı açlardan ziyade, gözü toklara acırım) demiş.

 

 

.Bu kadıncağız karnı açlardan ziyade, gözü tok bir insan. Hoş çakalınız.

NOT: Aldığım duyumlara göre bu aileye maddi ne manevi yardım yapılmış. TEŞEKKÜRLER