Modern hukuk devleti olmanın temel ilkelerinden birisi de basın hürriyetidir.
Demokratik toplumlarda, medya dördüncü siyasi kuvvet olarak değerlendiriliyor. Bu gücün kaynağı, "halkın doğruları öğrenme hakkına" dayanıyor. Bu nedenle, halka doğruları aktarmayan taraflı medyanın siyasi kuvveti yoktur.
Ülkemizde gazeteciler "basın hürriyetini sınırsız bir hak" olarak görüyor. Yabancı ülke ajanları ve teröristler gazeteci kisvesine bürünüyor ve "basın hürriyetine sığınarak" yayın yapıyor.
Gazeteci aşağıdaki kurallara uymak zorundadır;
1.İnsan hakları beyannamesine göre "özgürlükler, özgürlükleri yok etmek" amacıyla kötüye kullanılamaz. Basın hürriyeti var diye gazeteci "kişi ve kurumların hak ve hürriyetine zarar verici" eylem ve söylemde bulunamaz.
2. Basın hürriyetine dayanılarak, taraflı ve yalan söylem üretmek gazetecinin görevi olamaz.
3. Gazeteci, içinde yaşadığı siyasal toplumu "uluslar arası platformda mahkum edecek delilleri" haber olarak yayınlayamaz.
Kurallara uymayan gazeteci hakkında yasal işlem uygulanır. Nitekim uygulanıyor.