Bir önceki yazımda, sermaye birikimi olmadan sanayi toplumuna dönüşülemeyeceğini yazdım. Sanayi toplumuna dönüşmek için, sermaye birikimi gerekli şart. Ancak, yeterli değil.

Sermayeniz olsa dahi, belli koşullar oluşmadan, sanayi toplumuna dönüşmek mümkün olamıyor.Nitekim, petrol satışları nedeniyle, sermaye birikim sorunu yaşamayan toplumlar sanayi üretim aşamasına geçemediler. Tarihte yaşanan misali, Kaddafidir.

Libya Lideri Kaddafi, ülkesinin sanayileşmesi için çok çalıştı. Alt yapıyı tamamladı. İş yeri açana para verdi. Çimento fabrikaları kurdu. Fakat, ülkesini sanayi toplumuna dönüştüremedi. Zira, toplumun sosyolojik yapısı da önemli. Sosyolojik yapıda değişim olmadığı taktirde, sanayileşmek için sermaye yeterli gelmiyor.

Dindar ve kaderci toplumların geri kalmaları önlenemiyor. Onlar, mutluluğu bu dünyada değil, ahiret aleminde arıyor. Sosyolojik yapıda, kadercilik egemen olduğu zaman, sermaye olsa da gelişme duruyor. İleri sanayi toplumları bu durumu fark ettiler. Dini kullanarak, toplumların geri kalmalarını sağlamak mümkün.

Bu konuda, İngiliz Sosyolog Arnold Toynbee (1889-1975) Batıya şöyle sesleniyordu.

''Arap Alemi Eşaridir. Baştaki imamı satın alırsınız iş biter. Türk Alemi Maturudi dir. Maturidiler, bilim ile barışıktır. Her zaman karşınıza Atatürk gibi bir lider çıkabilir ve planınızı bozar'' diyordu.

İngilterenin ünlü Başbakanı Churchill ''Türkleri topla, tüfekle yenemezsiniz. Din adamlarını kullanın. Onlar devleti yıkmaya hazırdır'' diyordu. Batı, Türkiye hakkında bu politikayı çok iyi uyguladı. Uyguluyor.

Sermaye birikim sorununu çözmüş olsak dahi, sosyolojik yapıdaki engeli aşamadığımız taktirde, gelişme sürecinde başarı sağlamamız mümkün görünmüyor.