Türkiye’de gençlik hareketinin temelinin 1968 de atılmaya başlandığı söylense de, tarihsel süreçte 1968 hareketini hazırlayan bir kuşağın da olduğu kaçınılmaz bir gerçektir.1860’ların başında ortaya çıkan Genç Osmanlılar hareketi 1876’da filizlenerek ittihat ve terakki önderliğinde 1.meşrutiyeti ilan etmişlerdir. İttihat terakkinin 1876’da başlattığı ayaklanmanın en öncüleri kuşkusuz genç subaylardır. İttihat terakkinin önderliğinde atılan bu büyük adım  Anadolu’nun anayasa ile tanışmaya başlaması ve cumhuriyetin’de ilk adımı olarak kabul görülecektir.Genç subayların bu başarısı tarihe damga vuracak ve bu sürecten itibaren gençlik hareketinin de önünü açacaktır.Tarih 1908’i gösterdiğinde 2.Abdulhamit bu genç subayların hareketini sekteye uğratmak ve tekrar padişahlık görevini sürdürebilmek adına 31 mart vakasını ortaya çıkartmış ve ittihat terakkinin siyasal sürecini baltalayacak  bir ayaklanma başlatmıştır.Ancak bu ayaklanma başarısızlıkla sonuçlanmış 22 temmuz 1908 yılında ittihat terakki örgütü 2.meşrutiyeti ilan ederek 2.abdulhamiti tahtan indirmiş ve yine bu genç subayların önderliğinde devrimsel nitelikte bir adım atılmıştır.Tarih kendini tekerrür etmiştir.İttihat ve terakkinin diğer bir kolu olan Vatan ve hürriyet cemiyeti selanik’te kurulacak bu cemiyetin önderlerinden biri de Mustafa Kemal olacaktır.1923’ü hazırlayan en önemli iki temel etkenin önderlerinin gençlerden oluşması tarihi bir tesadüf değil,aksine anadolu halkının üreten ve yenilikci olduğunun kanıtıdır.1968 hareketi ağızlarında ‘’Tam bağımsız Türkiye’’ şiyarı olan gençlerden oluşmaktaydı,yine kuşkusuz bu gençler Türkiyenin bağımsızlığını ve bölünmez bütünlüğünü istemiş bu ülkenin Cumhuriyet devrimlerine ve Cumhuriyet devrimlerinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün bütün ilkelerine sahip çıkmışlardır.Atatürk’ü kendilerine örnek gören bu gençlik Samsun’dan,Ankara’ya ‘’Mustafa Kemal yürüyüşü’’ düzenleyerek bu iradelerini pekiştirmişlerdir.Günümüzde de bu inanç ve irade devam etmektedir.Haziran ayaklanması bu söyleme en yakın örnek, birilerine ders niteliğinde olduğu da aşikar.1980 darbesinden sonra lümpen bir gençliğin oluştuğuna inanan bir kısmın ezberi bozulmuş haziran ayaklanması ile birlikte geleceğe ışık tutulmuştur.Hala bütün Sivil toplum kuruluşları,sendikalar ve siyasi partiler bu haziran ayaklanmasını konuşuyor,hala onlarca insan bu direnişin nasıl bu kadar büyüyebildiğini gençliğin nasıl bu kadar azimli olduğunu konuşup şaşırıyorlar.Atatürk ‘’Gençliğe hitabe’’ ve ‘’Bursa nutku’’nu yazarken anadolunun gençliğinin laik,bilimsel ve demokratik bir ülke olma yolunda en önde canını siper edeceğini görmüş ve bu ülkeyi anadolunun yürekli gençlerine armağan etmiştir.Bu yüzdendir ki yıllar sonra bugün hala birinci vazifemiz Türkiye Cumhuriyetini ilelebet muhafaza ve müdafa etmektir.