Ramazan ve yüce dinimiz konusunda en çok yazın yazan köşe yazarlarından biri olduğumu söyleyebilirim. NEDEN bu böyledir. Çünkü bütçe konusu gibi Ramazan ve Yüce dinimiz konusunda da eksiklerimiz yanlışlarımız var. Nedir bu eksik ve yanlışlar ve bu yanlışlar nereden geliyor. Mübarek Ramazan’a girerken Müslüman Türk milletine seslenmek ve Haçlı yanlışlarının 1600 yılından bu yana uygulanarak bizi SEVR masasına oturtanların bize dayattıkları Müslümanlıkla Kur’an ve Yüce peygamberimizin hadislerindeki Müslümanlığın aynı şeyler olmadığını ifade etmek zorunluğu olduğundan bu sütunlarda oldukça dar zaman aralıkları il bu konulara değinmekteyiz. Çünkü şu anda yaşayan en büyük Müslümanlardan biri Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk'e göre insanları aldatmak Müslümanlığa ihanettir. İnsanları Allah ile aldatmak Allaha karşı gelmektir. Bu kısa girizgâhtan sonra Ramazan'a hoş geldin safa geldin diyelim yazımıza devam edelim

Ramazan ayı bilindiği gibi Müslümanların ibadet ayıdır. Her türlü melanetten kötülüklerden sakınıldığı bir aydır. Sakınılması bir yana daha önce yaptıkları hatalardan af dileme ayıdır. Onların telafisi için ibadetleri çoğaltma yaygınlaştırma, yoğunlaştırma ve gönülden icra etme ayıdır. Özel bir aydır Ramazan. Ramazanda iki şey yapmak zorundayız.

1-Geçen Ramazandan bu yana geçen süre içinde dinimizin bilmediğimiz taraflarını öğrenmek hayatımızın daha iyiye daha güzele ve daha doğruya olan gidişini hızlandırmak üzere bilgi eksiğimizi gidermek.

2-İkincisi ise ellerinde olmaksızın günah işleyen müminlerimizin tekrar günah işlemelerini önleyecek onları günah işlemeye yönelten veya zorlayan sosyal ve ekonomik yanlışları düzeltmek eksikleri gidermek üzere gerekli mücadeleleri vermek.

Yüce dinimizin ilkelerini yeniden yazarsak bunun doğal olarak böyle olmasının gerektiği kendiliğinden ortaya çıkar.

1-Bilim Çin’de bile olsa gidip alın, 2-OKU ’yun 3-Hiç ölmeyecekmiş gibi çalışın.

İşte bu üç ilke bizim Müslümanlığımızı nasıl yaşayacağımızı da belirler ve düzenler. İnsanların keyfine göre Müslümanlık olmaz.

Müslümanlık ilimde ilerlemekle,

Okumakta ilerlemekle

Bütün insanların karşılaştıkları sorunların çözümünde onların yanında yer almakla

İnsanların barışı mutluluğu için mücadele etmekle bunlar için eserler vermekle mümkündür. Esersiz diğer insanlar için mücadelesiz Müslümanlık ılımlı Müslümanlık bile değildir.

İnsanların okumalarını zorlaştıran, engelleyen, ilimde yükselmeyi yasaklayan ve diğer insanlığın ilerlemesini yükselmesini mutluluğunu engelleyen sistemlerin Müslümanlıkla bir ilgisi yoktur. Çünkü komşunuz açken siz tok yatmayın da Müslümanlık ilkelerindendir. Bu emir aç komşunuzu doyurmadan siz yatmayın emrini de içerir. Bunların hayata geçirilmediği Müslümanlık sorunlu bir durumdur. İşte bu açıdan baktığımız zaman Türkiye’mizde 1600-1923 yılları arasında Müslümanlık biraz zayıftı denilebilir. Neden böyle yazdık anlatayım. Çünkü   Kur ’anin ilk emri “OKU” dur. 1923 tarihinde Türk Milletinin %13 u ancak okuryazardı. Onların büyük çoğunluğu ise erkekti Kadınların ancak %2 si okuryazardı.

Bırakınız komşusu açken tok yatmayı tüm Müslüman Türk Milleti fakru zarurete sürüklenmişti. Bütün yer altı ve yerüstü kaynaklarımızın işletilmesi kullanılması “KAPİTÜLASYONLAR” adı altında Haçlılara teslim edilmişti. Okuyacak okul ve çalışacak fabrikamız yoktu. Böyle bir düzende Yüce Allah’ın emrettiği Yüce Peygamberimizin bize tebliğ ettiği gerçek Müslümanlığın gereği yapılmış sayılabilir mi?

Yüce Atatürk işe el koydu ve milletimizi okuttu. Bilim Çin’de bile olsa gidip almak üzere yabancı hocaları Türkiye’ye getirdi ve İstanbul Üniversitesini kurdu. Yabancı ülkelere öğrenci göndererek oralardaki bilimi Türkiye’ye aldı geldi. Para bulunca iki şey yaptı. Okul açtı fabrika açtı. İç ve dış seyahatlerde akıl almaz paralar yemedi ve yedirmedi. Ayağını yorganına göre uzattı ve milletimize de bunu öğretti. Müslümanlık bilgi ile ve Ayağını yorganına göre uzatmakla ilerler ve ayakta kalır. 10 Kasım 1938 den sonra ve özellikle de 14 Mayıs 1950 den sonra bu iki temel ilke biz Müslümanlara çok görüldü. Haçlılardan para alarak onlara hizmet etmek anlamındaki MANDACILIK Müslümanlığın yerine geçti. Türk parası ezildikçe ezildi ve buna bağlı olarak da Türk milleti ezildikçe ezildi. Atatürk gününde 80 Kuruş olan bir ABD doları bu gün itibari ile 2.147.000 TL dir yani Türk milletinin parası ortalama 2.500.000 defa ezilmiştir. Müslümanlık da bir o kadar ezilmiştir. AKP döneminde bu ezilme tavan yapmıştır. İlim ve okumak 14 Mayıs 1950 den beri terk edilmiştir. Bilimin emri olan “ Ayağını yorganına göre uzat” yani DENK BÜTÇE de o tarihten bu yana terk edilmiştir. Bu nedenle buhranların ve felaketlerini içinde yüzmekteyiz.

Müslümanlara Yüce Allah ilk emir olarak “OKU” demiştir. Ama bu güne kadar bu emri “Dâhili ve harici bedhahlar hiç uygulamadılar uygulatmadılar. Uygulayan Büyük Atatürk’e de asıl dinsizlik okutmamak ve ele güne el açmak olmasına rağmen dinsiz demekte bir sakınca görmediler. Akılları sıra Müslüman Türk Milletini uyuttular. Ama Türk Milleti Atatürk’ün ve Allah’ın askeri olarak görevinin başındadır. Kaybettiğimiz ve bize kaybettirilmiş bulunan dinimize ve çağdaş uygarlığa ulaşmanın tek yolu okumak ve ayağımızı yorganımıza göre uzatmaktır. 1950 yılından bu yana bu satırların yazarı böyle bir inançlı hükümet görmemiştir. Bizi dinimize döndürecek ve Milletimizi sürüklendiği fakru zaruret ortamından kurtaracak tek şey vardır. ”OKU” mak ve “OKUTMAK” Bu nedenle Ramazan ayında size üç adet kitap okumanızı önereceğim.

1-Sedat Şenermen: Gazi Mustafa Kemal’in İslam/Kur'an Kültürü Togan Yayınları

2- Dr. Aytekin Ertuğrul. Gafletteki Yöneticilerin Anayasayı İhlal Bütçeleri veya “ Durmak yok Yola devam” Togan Yayınları

3-Prof Dr. Yaşar Nuri Öztürk. Türkiye'yi Kemiren İhanet “ Allah ile aldatmak” Yeni Boyut Yayınları

Ramazan ayında sağlığı yerinde olmadığı için oruç tutamayanların okuyarak da ibadetlerinin bir bölüm eksiğini tamamlamış olacakları unutulmamalıdır. Okumayan ve okumayı engelleyenlerin, yazmayan ve yazmayı engelleyenlerin asla ve asla Yüce Allah’ın emrettiği Müslümanlık dinini tam olarak yerine getirdikleri söylenemez.

Bütün Türk milletinin ve Müslüman âlemin Ramazanları mübarek olsun. Bu Ramazan Yüce Yatanın “ OKU” emrinin anlaşıldığı ve yerine getirildiği Ramazanlara başlangıç olsun.