Döviz kurları ile enflasyon arasında doğrusal matematik ilişki vardır. Kurlar, enflasyona paralel artmadığı zaman, dış ticaret dengesinden açıklar artar. Açık artışının nedeni, ucuzlayan ithalattaki artıştır. Nitekim, dış ticaret dengesindeki açık, tarihi zirveye doğru koşuyor.

Yüzde 84 oranındaki enflasyon, aylık bazda yüzde 7 dir. Her ay, yüzde 7 artan enflasyona karşı dolar kuru 18.50 lerde sabit tutuluyor. Dolar kurundaki bu sabitlik, artan enflasyon karşısında, dengeleri bozmaya başladı. Çünkü, enflasyon, maliyetlere giriyor. Artan maliyetler, dış satım yapan şirketlerin rekabet kabiliyetini azaltıyor.

Enflasyon oranı kadar, kur artmadığı zaman, yabancı mallar ucuzlar. Piyasa, ithal malları ile dolar taşar. Marjinal işletmeler, ithal malları ile rekabet edemez. Durgunluk başlar. Durgunluğu, işçi çıkarmalar takip edebilir.

Bu durumda, ihracatın ithalatı karşılama oranı gerileyecektir. Nitekim, son altı aydan beri gerileme devam ediyor. İhracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 69,5 lara kadar geriledi. Gerilemeye devam edeceği kesin. Geriledikçe, cari açık artmaya devam edecektir.

Cari açığın önemli bir özelliği var. Finanse edilemediği zaman, cari açık oluşmaz. Finanse edildiği sürece, cari açığın kurlar üzerine etkisi nötr dür. Demek ki cari açık finanse ediliyor. Cari açık finanse edilse dahi, enflasyon reel ekonomide sorunlara neden olur. Çözüm kur artışından geçer.

Ancak, kur artışı beraberinde başka bir sorun getiriyor. Kur korumalı mevduat hesaplarına yapılacak ödemleri artırır. KKM hesaplarındaki miktarın, 1,4 trilyon lirayı aşmış olması, hazineye büyük yük getirebilir.

Düşük faiz politikası, enflasyona neden oldu. Cari dengenin finansmanı yoluyla, kurlar baskı altına alındı. Fakat, enflasyondaki artış ile kur artışı arasındaki fark giderek açılıyor. Sorunu daha da büyütmemek için, ölçülü şekilde kur üzerindeki baskıyı azaltmak gerekiyor.