Kişinin fedakarlığı gaye edildiği, omuzladığı davanın yüceliği gürültüsünde artar .

Hz. Ebu Bekir davaların davası olan İslam ‘ın yükselmesi için bütün varını yoğunu feda etmemiş miydi. Hz. Hasan o yolda iki defa  sıfırlamış üç defada yarılamıştı. İslam in baş düşmanı Ebu Cehilim oğlu ikime İslam la şereflendiğinde , ‘’ Ya Resurullah ‘a   Allaha yemin ederim ki , insanları Allah yolunda  çevirmek için sabrettiği servetimin iki katının bundan böyle Allah yolunda harcayacağım ‘’ demiş ve sözünde de durmuştu.

Bunlar davanın yüceliğini ,kutsiyetini kavrayışın ifadeleridir. Bu yolda sarf edilemeyen bir servet İslam dan daha yüce hangi dava vardır ki orada harcansın. ? İslam’a Kur’an a hizmet ne yüce bir davadır ki kişi bu uğurda göz kırpmadan dünya servet ve saltanatını feda edebilmektedir. Sahip oldukları imkanları ve nefislerine oluk oluk harcamada tereddüt etmeyip konusu yoktur maddi ve manevi hizmet söz konusu olduğunda yüz hesap yaparlar. Acaba malın bekçilik ve hamallığını yapmaktan öte ne yapmaktadırlar ? Ahirette işimize yaramayacak malları ne kadar yığarsak yığalım varislerimizi ne kadar sevindirirsek sevindirelim kendimizi ise acınacak bir duruma düşürmüş oluruz.   ‘’ Mal sahibi mülk sahibi hani bunun ilk sahibi ‘’ ‘’ Mal da yalan mülk de yalan sende biraz oyalan ‘’ Ölümle her şeyin son bulduğu gibi bu dünyadaki hayat bitiyor. Ne zenginin ölümden sonra bittiğini en iyi bilenlerdenim her şey sağlıkta oluyor. kimler geldi neler neler istediler, hepsi de bu dünyadan malı mülkü bırakıp gittiler sen hiç gitmeyecek gibisin değil mi ya! Bu gidenlerde bizim gibiydiler ona göre düşünelim ve neticeyi bilelim.