Tarihe baktığımız zaman, medeniyetlerin çöktüğünü görüyoruz. Bu çöküş, tüm insanlığı kapsıyor. Hep beraber çökülüyor. Medeniyetin tekrar toparlanması için, binlerce yıl gerekiyor.

İlk örneği, M.Ö. 1200 lerde, BRONZ ÇAĞININ sonlanması ile yaşandı.

Dokuz birim bakır, bir birim kalay, birlikte eritilerek bronz elde edilir. Sert bir maddedir. Döküm sanayi kurulmadan bronz yapmak mümkün olmaz. Döküm sanayi ile birlikte, üretimde ve savaşta kullanılacak aletleri üreten sanayi de gelişir.

M.Ö. 1200 den önceki devletlerin hiç birinde kalay ve bakır aynı anda mevcut değildi. Ticaret yoluyla, elde ediliyordu. Uluslararası ticaret, devletleri ve ülkeleri birbirlerine bağımlı hale getiriyordu. Bu bağımlılık, bronz çağı medeniyetini de bağımlı şekilde yaşatıyordu.

Dönemin devletleri, bu bağımlılığın farkına varamadılar. Birbirlerinin zayıf noktalarından istifade etmeyi tercih ettiler. Diğer devletlerdeki isyancıları desteklediler. Komşularının düzeninin bozmaktan çekinmediler.

Bronz çağının sonunda, Mısır dışında hiç bir devlet ayakta kalamadı. Güç boşluğunu denizden gelen ve adına deniz adamları denilen göçmenlerin doldurduğu iddia ediliyor. Medeniyetin yıkılmasını, deniz adamlarına bağlayan tarihçiler de var. Ancak realite farklı. Gerçek neden, devletlerin hassas dengeyi bozmasından kaynaklandı.

Demirden silah kolay üretiliyor. Demirden silaha, isyancılar kolay ulaştılar. Rakip devletler de isyancılara yardım ettiler. Devletler, iç düzeni koruyamadılar. Düzen bozulunca, ekonomileri zayıfladı. Zayıflayan ekonomiler, dış ticaret yoluyla birbirlerini negatif yönde etkiledi. Uluslararası ticaret bozuldu. Bronz için kalay bulunamadı. Bronz yapılamayınca, bronza bağlı medeniyet toptan çöktü.

Günümüzde, ithalat ve ihracat ulusları birbirlerine çok daha bağımlı hale getirdi. Hiç bir ülke, üretimin tüm aşamalarında gerekli olan mal ve hizmeti üretecek durumda değil. Uluslararası iş bölümü ve ucuza üretilenlerin ticareti sayesinde ekonomiler ayakta duruyor. Örneğin; Çinden çip gelmediği için, Almanya otomobil üretiminde sıkıntı çekiyor. İran Türkiyeye gaz vermedi. Türkiyede sanayinin çarkları durmak üzere.

Uluslararası ekonomi, tam anlamıyla birbirine entegre çalışıyor. Bu entegrasyon sadece üretim aşamasında değil, tüketim aşamasında da etkisini sürdürüyor. Ürettiğini, uluslararası piyasaya satamayan ülke, anında krize giriyor. Krize giren ülkenin geliri azalıyor. Gelir azalınca ithalatı azalıyor. Dolaylı yoldan, kriz dünya ekonomisine yansıyor.

Bronz çağından ders alamayan insan oğlu, bıçak sırtı dengede yaşadığının farkında değil. 3000 yıl önceki devlet siyaseti aynen devam ediyor. Halbuki, günümüz medeniyeti, pamuk ipliğine bağlı şekilde ayakta duruyor.