İşçi külfet değil nimettir

İlimizde Çarşamba ve Cumartesi günleri kurulan pazarda ailelerimiz yağ, yumurta, süt, yoğurt, sebze ve meyve ihtiyaçlarını almak için kurulan halk pazarlarına giderler. Piyasayı tetkik ve alışverişleri bilhassa gözümle göreyim diye ilk önce Çarşamba Pazarına gittim. Biliyorsunuz ki bu pazarda aynı zamanda hazır giyim ve giyim eşyaları, ayakkabı vs. satan esnaflarımızın da ufak dükkânları vardır. Sayın Başbakanımızın televizyon ve gazetelerdeki haberlerinden gördüğüm kadarıyla ekonomimizin günlük güneşlik olduğunu ve iyiye gittiğini söyleyip, beyanatlar vermektedir. Halbuki benim gördüğüm kadarıyla siftah yapmayan esnafla birlikte kimsenin ağzını bıçak açmıyor. Emeklisi, memuru eskiden simitle karnını doyururken, şimdi ise simit yerine çeyrek. Ekmekle karınlarını doyuruyorlar. İnşallah ekmek fiyatları artmaz VE GRAMAJI AZALMAZ da şükürle mükürle geçinip giderler.. Ordu ilimizde protesto edilen senet ve karşılıksız çek miktarı önceki yıllara göre zannederim yüzde 60-70’ler arasında artış gösteriyor. Son zamanlarda kapanan şirketlerin yanında yeni açılan işyerleri de fazla değil. Seçimlerin damgasını vurduğu bu yılda ekonomi yılı açısından kayıp bir yıl olduğu herkesçe bilinen ve görülen bir gerçek. Bu dönemde icra dairelerinin dolaplarına HACİZ DOSYALARI sağmıyor. Büyüme hızı yüksek görülse de ne yazık ki bu dönemde enflasyon beklenenin üzerinde gerçekleşti ve iki haneli oldu. Her şeyden önemlisi vatandaşın kazancı KULLANDIĞI BANKA KREDİ KARTLARI BORÇLARINI ödeyemeyecek durumda. Kullandığı, tüketici kredileri ile borçlanması, piyasalardaki nakit sıkıntısını had safhaya ulaştırmasına neden oldu. Ekonomide yapısal alanda alınması gereken tedbirlerin alınmamış olmasından dolayı bütün bu saydığım ekonomik olumsuzluklar 2016 yılına taşındı. Piyasadaki durgunluk, özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelerin yaşam savaşında zor duruma düşmesine sebep oldu. Eskiden Ordumuzda önemli ticaret merkezlerinde veya semtlerinde boş işyeri bulmak zorken, bugün kiralık işyeri ilanları her nereye giderseniz gidin boş işyeri bulmanız mümkün. Kiralık yazıları camları süslüyor. Yaşanan sıkıntıların uygulanmakta olan maliye ve para politikalarının Merkez Bankası ile aşılamayacağı bir gerçek. Kur ve faiz üzerine uygulanan tartışmaları bir tarafa bırakıp, üretimi engelleyen POLİTİKALAR yerine, mikro ekonomik politikalara geçilmeli. İktidarımızın Esnafın ve iş sahiplerinin yaşam mücadelesinde yanında olması gerekir. Ayrıca yatırım ortamının iyileştirilmesi çalışmalarına hız verilerek, yeni iş alanları yaratılmalı, yeni istihdam kapıları açılmalıdır. Bence mesleki eğitime önem verilmeli, iş gücünün niteliği arttırılmalıdır. Teşvik sistemi yeniden ele alınmalı, Türk Lirası hep değerlenecekse bunun yaratacağı olumsuzları giderecek politikalar uygulanmalıdır.  Aksi takdirde karşı karşıya kaldığımız bu GRİ TABLO pembe değil, KAPKARA bir tabloya dönüşecektir. Bir ailenin aylık geliri net 700 lira harcadıkları 800 lira olursa aradaki 100 lira cari açıktır. İktidarımızın da gelirden çok veya ihracattan çok ithalat yapması cari açığın sebep olması nedenlerinden biridir. Taşıma su ile değirmen dönmeyeceğine göre emanet para ile acaba ne kadar ekonomimizi devam ettireceğiz. Her yeni yıla umutla girildiğine göre yeni yıla girmemize rağmen hala piyasalar ayni tas ayni hamam devam ediyor. Olan esnafımıza ve halkımıza oluyor.İyi ki banka kredi kartları var.‘’UMUT, İMANIN ANASI’ Umutsuz yürek petrolsüz lambaya benzer .İnşallah rüyalarımız da hakikat olur,,, Ama! Görülüyor ki güneş çarığı sıkıyor, çarıkta esnafın ve halkın ayağını… Asgari ücretin artması da gelen zamlarla bu kış buz dağının altında kaldı. ŞİMDİ GELELİM İŞSİZLİK DURUMUNA: Dikkat edersek işsizlik her geçen gün kapımızı çalmaya başladı. Ordumuzda gözümüzün önünde ceylan ettiği gibi birçok organize sanayi ve bölgelerimizde İŞÇİ ÇIKARTMALARI olduğu yolundaki duyumlar alınmaktadır. Bazı işletmelerle konuştuğumda vardiyayı azalttıklarını, özellikle tekstil ve hazır giyim en yüksek kapasite kullanımının %60’larda olduğu söyleniyor. Satış ve tahsilât sorunları ise her gün artıyor, vadeler uzuyor. %7–7,5 büyüdüğümüz dönemlerde bile işsizlikle mücadelede kayda değer sonuç alınmadığını, bu nedenle önümüzdeki dönemde büyük sorunlarla karşılaşabileceğimizi öne sürüyorum. İşsizlik kapıyı çaldıkça hükümetimizin bu hususta çalışmalar yapması lazımdır. İktidarımızın bu çalışmaların bir an önce tamamlayacağı düşüncesi içinde değilim. Erken önlem alınmaması halinde işsizlik sorununun artacağı ve SOSYAL SORUN yaratabileceği üzerinde durmak lazım. İşsizlik, büyük sorun haline gelip, ilgili işyerlerinin kapısını çalarken, üretimi ve ihracatı, proje bazında desteklemeyen yeni teşvik sistemi ile istihdamın artırılabilmesi üretimin genişletilmesi için çalışmaların lüzumlu olduğu bir hakikattir. İktidardan çalışmaların önemli bir olgunluğa ulaşacağına ve bir an önce harekete geçilmesini ÜMİTLE bekliyorum. Türkiye’de işsizlik oranı en fazla şehirlerimizde ve en az ise kırsal kesimdedir. İşsizlik oranında lise, yüksekokul ve her dört işsizden biri üniversite mezunu.  Düşünmek lazım bu günkü işsizlik ortamında birde Suriyeli mültecilere iş ortamı sağlanırsa yandı keten helva misali kendi işsiz güçsüz vatandaşlarımız ne olacak.? Tuik 2008 verilerine göre 81 ilde, ORDUMUZ yüzde 4,9 işsizlik oranıyle78. Vilayet, iş gücüne katılım ise yüzde 61,3 istihdam İse 58,3 dür.’’Ekonomi gelişti, yoksulluk azaldı, nutuklarına rağmen so 12 yılda işsizlik ordusuna 2 milyon 200binkişi daha eklendi’’Ekonomik mucizenin vatandaşlar nezdinde karşılığı işsizlik ve yoksulluk

Gerçek işsiz sayımız 5.8milyon .Bunun tek sebebi  ekonomideki daralma nedenidir.Her bakımdan ALLAH sonumuzu hayırlı etsin.İşsizlik artmış ,domatesin kilosu altı lira olmuş hepsi bu kadar….