Çok kısa sürede, savunma sanayi konusunda Batı ülkelerini yakaladık. Türkiye, balistik füze üretiyor. İnsansız hava araçları üretiyor. İnsansız kara ve deniz araçları üretiyor.

Silah ve cephaneyi kendiniz ürettiğiniz zaman, maliyeti, barut-demir ve işçilik seviyesine iner. Silahı dışarıdan satın alırsanız, demiri, size altın fiyatına satarlar. Türkiye her türlü konvansiyonel savaş araç ve gereçlerini üretiyor.

Tabiatıyla, insan memnun oluyor. Ancak korkularım da yok değil. Bu gelişmeler bana, 1930 ların Almanyasın hatırlatıyor. 1930 yılından itibaren, Almanya, silah sanayinde çok hızlı bir gelişme göstermişti. Dönemin, ABD Başkanı Roosvelt ''Almanya savaşa hazırlanıyor'' diye, uluslararası toplumu uyarıyordu.

Şu anda benzer durum Türkiye'de gerçekleşiyor. Türkiye, her hafta yeni bir silah deniyor. Ve uluslararası topluma mesaj veriyor. En son TAYFUN Füzesini denedi. Tayfun, Balistik Füze. Uzaya çıkıyor. Hedefine uzaydan ulaşıyor. Durdurulması çok zor.

Tayfun füzesi, Rize'den ateşlendi, 561 km uzaklıktaki Sinoptaki hedefi tam isabet vurdu. Tayfun, elektronik olarak kontrol ediliyor. Hedef şaşmıyor.

Kontrollü güç her zaman başarıya götürür. Gücü kontrol edemediğiniz zaman, felaket beraberinde gelir.

Türkiye ''Bir gece ansızın gelirim'' diyor. Yunanistan ''beni mi kastediyorsun'' diye soruyor. Türkiye ''evet'' diyor.

Türkiye savaşa hazırlanıyor. Nitekim, küreselcilerin dergisi EKONOMİST ''2023 yılında Türkiye, Yunanistana saldırabilir'' diye öngörüde bulundu. Genellikle, ekonomist adlı derginin ön görüleri tutuyor.