1952 yılından itibaren "kendi güvenliğimizi" Nato'ya havale ettik. Nato'ya girmemizin nedeni Rusya idi. Stalinin akıl almaz dış politikası "hem Rusya'ya ve hem de Türkiye'ye" çok pahalıya mal oldu.
Nato, Batı'nın askeri ittifakı idi ve Rusya'ya karşı kurulmuştu. Batı ülkeleri ise Haçlı Seferlerinden beri Türkiye ve Türklerin ezeli düşmanıydı. Nato ittifakına katılmamız, bu düşmanlığı ortadan kaldırmadı.
Felaketin ilki 1965 yılında ortaya çıktı. Rumlar Kıbrıs'da katliam yapmaya başladılar. Uluslar arası hukuka göre "müdahale hakkımızı" kullanmak üzere uçakla bir kaç sorti yapıldı. Batı'da yer yerinden oynadı. Türkiye aşağılayıcı "Johnson Mektubu" ile uyarıldı.
Batı silah sanayine angaje olmanın sorunlarını yaşadık.
1974 Kıbrıs barış harekatı sırasında "uçak yakıtı bulamadık. Yabancı şirkete ait Mersin'deki rafineri "uçak yakıtı mevcut değil diyerek" satmadı. Uçakları, rahmetli Libya Lideri Kaddafi'nin verdiği yakıt ile uçurabildik.
Batı'nın "silah ambargosuna maruz" kaldık. Uçakları uçuracak lastik bulamadık. Bu amaçla Kırşehirdeki "Petlas lastik fabrikasını" kurduk.
Felaketin ikincisi 1984 yılında geldi. PKK'nın şehirlerdeki terörist hareketlerine karşı, askeri araçları kullanma mecburiyeti doğdu. Dönemin Alman Dış İşleri Bakanı Genscher "benim sana verdiğim tankları amacı dışında kullanamazsın" diyerek, aşağılayıcı şekilde Türkiye'yi uyardı.
Altay tankını üretmek zorunda kaldık. Ancak motoru Avusturyalı şirketten satın alınacaktı. Batı, Avusturyalı şirketin "tank motoru" satmasını önledi. Önemli değil. Türkiye motor üretiyor. Kısa zamanda eksiklik giderilecektir. Giderilmelidir.
Batı'nın Nato adı altında bize sattığı silahların çipler ile donatıldığını tespit ettik. Onların arzusu dışında bu silahları kullanamıyoruz. Füzeler havada patlıyor, uçaklar hedefe odaklanamıyor, heronlar haberi süzgeçten geçirerek veriyor.
Türkiye önce heron üretmek zorunda kaldı. Şimdi "insansız uçan ve hedefe ateş edebilen uçak" üretiyoruz.
Yüzyılımızın en etkin silahının "füze" olduğu anlaşıldı. Füzeler uçakları düşürüyor, havadaki füzeleri imha ediyor. Türkiye füze üretmek zorundaydı. Önce 100 Km. mesafeli füze üretildi. En son 450 Km menzilli füze denemesi yapıldı.
Güvenliğimizi Nato'ya emanet edemeyiz. Batı gerçek yüzünü saklama ihtiyacı dahi duymuyor. Nato müttefikimiz Amerika, Türkiye düşmanı PYD'ye ve PKK'ya silah veriyor.
Kuzey Irak'daki Barzani yönetimi, 25 Eylülde "bağımsızlık referandumu" yapacak. Kendi haritasında, Türkiye topraklarını gösteriyor. Önümüzde zor günler bizi bekliyor.
Bir an önce, kendi silahımızı kendimiz üretmemiz gerekiyor.