Ekonomik sorunların temelinde Üretim=Tüketim dengesindeki bozulma vardır. Hiç kimse ürettiğinden daha çok tüketemez. Tüketir ise, borçlanmak zorunda kalır. Borç ise gelecekteki gelirin bu günden tüketilmesi olarak sonuç veriyor. Tüketicinin kişi, aile, şirket, devlet ya da ülke olması sonucu değiştirmiyor.

Ülkemizdeki ekonomik sorunların temelinde, ürettiğinden daha çok tüketmek vardır. Ürettiğinden daha çok tüketen toplumlar cari açık verir. Türkiye cari açık veriyor. Cari açıklar, döviz talebinin arzı aşmasına neden oluyor ve kurlar artıyor. Kur artışı, fiyatları artırıyor.

Devlet bütçemiz açık veriyor. Diğer bir değimle, devlet gelirinden daha çok harcıyor. Harcamalarını karşılamak için ya borçlanması ya da enflasyon yaratması gerekiyor. Bütçede, tasarruf edilmediği sürece, yüksek fiyat artışları önlenemiyor.

İşletmeler, öz sermayelerinin kaldıracağından daha çok borçlanıyor. Borç batağına giriyor. Kısa sürede kapanıyor. Yüz yıllık işletmemiz yok. 50 yıllık ise parmakla sayılıyor.

Bireyler gelirinden daha çok harcama eğiliminde. Tüketici kredisi kullanıyor. Borcunu ödeyemediği zaman, bunalıma giriyor.

Tüm yukarıdaki sorunların temelinde, ürettiğinden çok tüketmek var. Çare bellidir, gelirden daha az tüketmek lazım. Aksi taktirde, fiyat artışı karşımıza çıkıyor.

Ekonomik akıl ''tasarruf edin'' diyor. ''Tasarruf etmez iseniz, enflasyon ile yaşamaya mecbur kalacaksınız'' diyor.