Şu bir gerçek ki, zengin bireylerden oluşan toplumlar zengin olur. Fakirlerden oluşan toplum fakir kalır. Aslolan, toplumu oluşturan bireylerin zengin olmasıdır.

Sanayi üretim aşamasına geçen toplumlarda, toprak rantı sıfırlandı. Toprak sahibi olmak, zenginlik yaratmıyor. Sanayi toplumunda, zenginliğin kaynağı ''Sermaye Birikiminden'' geçiyor. Zira, sermaye olmadan iş yeri açılamıyor.

Bu nedenle sanayi toplumları, SERMAYE GÜVENLİĞİNE önem verdiler. Sermaye birikimine hız kazandırıcı (sömürgecilik dahil) işleri desteklediler. Sermayeyi korudular. Sermaye ilk önce, Batıda birikti. Batının ileri gitmesinin kökeninde ''Sermaye Birikimi'' bulunuyor.

Sermaye biriktirmenin iki yolu var. Birincisi tasarruf, diğeri ''Sömürgecilik'' dir. Batıdaki ''sermaye birikiminin kökeninde'' sömürgecilik yatar.

Tasarrufu etkileyici en önemli ekonomik etken, Yüksek Faizdir. Faizler yükseldikçe tasarruf artar. Buna rağmen, toplumlara göre de tasarruf eğilimi değişiyor. Kendin güvende hissetmeyen insanlar daha çok tasarruf eder. Daha çok tasarruf eden toplumlar daha çok sermaye biriktiriyor.

Çin'in başarısı, ortalama tasarruf eğilimin yüzde 50 gibi yüksek olmasından kaynaklanıyor. Türkiye ulusal hasılanın yüzde 12 si civarında tasarruf yapıyor.

Tasarruf etmek yetmez. Tasarrufların yatırımlara aktarılması de gereklidir. Serbest piyasa ekonomisinde ölçek faizdir. Piyasa faizinden daha yüksek getiri sağlayan yatırımlar yapıldığı zaman, kaynak israfı oluşmuyor ve sermaye hızla birikiyor.

Rahmetli Turgut Özal döneminde, sermaye birikiminin önemi anlaşılmış. Reformlar yapılmış. Toplum rahatlamıştı. Ancak, bu kez sermaye birikimi, finans kapital olarak kalıyor ve sanayi kapitale dönüşemiyordu. Sebebin yüksek faiz olduğunun anlaşılması, Erdoğan Hükümetlerinin düşük faizi tercih etmelerine neden olmuştur.

Düşük faiz yatırımları artırıyor. Artan yatırımlar, yeni istihdam olanakları yaratıyor. Ekonomi büyüyor. Ancak, ekonomide bir kural var. ''Ekonomiler, mevcut tasarruflarından daha çok yatırım yapamazlar''

Düşük faiz ile mevcut tasarruflardan daha çok yatırım zorlanabilir. Ancak, başarı elde edilemez. Zira, olmayan tasarrufları yatırıma kanalize edecek bir mekanizma ekonomide yok. Gevşek para politikası ile ekonomi zorlanır ise, yüksek oranlı enflasyon olarak karşınıza çıkar. Nitekim, ülkemiz düşük faiz uygulamanın yarattığı yüksek enflasyon sürecini yaşıyor.

Ekonomi politikasında aslolan, kurallara uymaktır. Ekonomik kurallara uyulmadığı zaman, olumsuz sonuçlar gelişiyor. Nitekim, düşük faizde ısrar etmenin yarattığı yüksek enflasyon, işletmelerin döner sermayesinin tükenmesine neden oluyor. Sermaye birikimi zora giriyor.