Cari açık veren bir ekonomide kurları etkileyen en önemli unsur uluslararası sermaye hareketleridir. Ülkeye cari açıktan daha çok sermaye girdiği taktirde, dolar düşme sürecine giriyor.
Bir de Merkez Bankası "politika faizi" var. Politika faizi, piyasa faizine eşit ya da yüksek olduğu takdirde, merkez bankasının yarattığı likidite dövize talep yaratmıyor.
TC Merkez Bankası yıl başından beri, repo ihalesi açmıyor. Piyasayı en yüksek faiz olan "geç likidite penceresi faiz oranı" ile fonluyor. Bu uygulama Mayıs ayından itibaren sonucunu gösterdi. Likidite dolara talep yaratmıyor.
10 Ocak 2017 tarihinde dolar 3.86'ları test ediyordu. Aynı tarihte Borsa İstanbul endeksi 76.000'lerde seyrediyordu. Bu gün dolar 3,49'lara kadar indi. Borsa İstanbul endeksi 108.000 seviyesini aşmış durumda.
Bu gerçek, doların Ocak ayından bu güne kadar neden düştüğünü gösteriyor. Ocak ayında dolar bozdurup, Borsa İstanbul'a yatırım yapanlar, yüzde 40 dan fazla para kazandılar.
Böyle bir sonuç bekleniyordu. Zira, dolardaki ani artış karşısında Borsa İstanbul çok düşük seyrediyordu. Referandumdan sonra ortadan kalkan belirsizlik, yabancıların sermaye piyasasına akın etmelerine neden oldu.
Ödemeler dengesi Bilançosunun sermaye hareketleri hesabında, kapital girişi artarak devam ediyor. 6 ay içerisinde ülkeye giren doğrudan sermaye (kalıcı kapital) 4 milyar doları aştığı görülüyor. Finans kapital akımı devam ediyor.
Sermaye girişinin sonucu olarak ekonomik büyüme de yüzde 4,5'ları yakaladı. Önümüzdeki aylarda büyümenin yüzde 5'i aşacağı bekleniyor.
Sermaye girişi böyle devam ettiği taktirde doların 3.50'lerde tutunması mümkün görünmüyor.