Sevgili dostlar, dün akşam eşimle birlikte akşam gezisine çıktık. Gencecik bir delikanlının yanında bir araba durdu. Arabadan iki kişi indi. Çocuğa bağırmaya başladılar. Yüzlerinde kin ve nefret vardı. Çocuğu aşağıladılar. Çocuk korkmuştu, birazda utanmıştı.

Bu tabii olarak bizde bir üzüntü bıraktı. Konu ile ilgili eşimle söyleş yaparken, hanım dedim, dünyada iki tür insan vardır. iyi insanlar, kötü insanlar.

Ne yazık ki bu iki kavram birbirleriyle zıt kardeş gibiler. Şöyle etrafına bir bak dedim, seninle yüz kişi sayalım, yüzünün de vücut mimiklerine bakalım. Kalplerinin yumuşaklığı yüzüne vuranlar yani mutlu olanlar, kalplerinin acımasızlığı yüzüne yansıyanlar yani mutsuz olup kötü insan rolünü oynayanlar.

Beraberce saymaya başladık. Yüzüncü sıra tamamlandığında 89 kişinin mutsuz, yüzünün asık olduğu veya kara düşünceli adam rolünü oynayan kötü insan sınıfına soktuk. Kalan 11 kişiyi ise rahat, erdemli, yüzlerinde baharı yaşatan görünümleri vardı. Bunlara da iyi insan dedik.

Gerçi bende biliyorum iyi insan kötü insanı bu şekilde ayırmak mümkün değil. Bende kendime göre bir ölçü yapmıştım.

Sevgili okurlar, yıllar önce felsefe dersinde hocamız bir soru sormuştu. Kendisine yanıt olarak; Hocam,

İnsanlar, insan olduğu sürece insandır.

İnsanlar, insan gibi düşündüğü sürece insandır.

İnsanlar, düşündüklerini insan gibi eyleme döktüğü sürece insandır demiştim ve eklemiştim;

Ben, önce insanım, sonra ırkçı değilim ama Türk oğlu Türküm, daha sonra elhamdülillah Müslümanım demiştim.

 Tabii olarak benim bu deyişimi dahi tenkit edenler oldu. Biz önce Müslümanız kardeşim diyenler oldu. Yahu kardeşim, Müslüman olmuşsun ama insan olmamışsın mı daha iyi yoksa insanlık karakterini yerine getirip Müslüman olmak mı daha iyi.

İnsanlarla bu tür kavramları tartışmak da zor onu da bilirim. Belki de herkesin kendi penceresinden bakış açısı kendine göre doğrudur. Ama şunu unutmamak lazım, insanlığın var oluş sebebi sevgidir. Sevgi ise anlayıştır.

Dünyayı değiştirmek için önümüzde uzun bir süre yol var. Bu yol engebelidir, yol üzerinde kötüler ve kötülükler, iyilikler ve iyiler vardır. işte bu uzun ve meşakkatli yolda insanlar acı çekip çaresiz kalırlar. Ama geleceklerini de onarmak mecburiyetindedirler. Bunun için de önemli bir adalet sistemi gerekir.

Sevgili dostlar, insanları bölmek, ayrıştırmak haramdır. Cellat olmaktır. Ne demiş büyüklerimiz; İyilik yap denize at. Ama bugün bu sözün kendisi denizde galiba. Kendiliğinden eriyip gidiyor. Çünkü iyilerin karşısında cellatlar o kadar çoğaldı ki.

Sevgi insanlar arasında önemli bir bağdır. Bir düşünür, insanları aile yapan aradaki sevgidir, sadece kan bağı değildir der. Bu sevgi o kadar birleştiricidir ki insanları doğaya, doğayı insanlara din, mezhep ayrımı yapmadan, renge bakmadan güzel bir birleşim sağlar.

Yine eskiler, ibadet yere ve kişilere göre değil inançlara göre yapılır, demiş ve eklemiş; Allah’ a yakın olmanın yolu nefret veya savaş değildir, sevginin tomurcuğunun ta kendisidir.

Başka bir düşünür ise, kendi kimliğini unutan başkasının kimliğini anlamaz, şu dünya ne kadar tuhaf bir yer, bu tuhaf yeri ne kadar anlamaya çalışsam o kadar kafam karışıyor, diye sözlerini bitiriyor.

Sevgili okurlar, ünlü bilim adamı Albert Einstein, dünyada yalnız iki tür insan vardır, iyi insan kötü insan derken insanları ailesel ve çevresel faktörlere göre iyi ve kötü sınıfa ayırmak istemiştir.

Normal olarak bütün ırklara ve dinlere ait toplumların içinde hem iyi hem kötü insanlar vardır. negatif insanlar kötülüklerle beslenirler. Onlar ihtiras sahipleridir. Fitne fesat vücutlarını şişirirken egoları tavan yapar.

Oysa özünde iyi olan insan yapısında sevgi vardır, barış vardır, umut vardır. Bunlar doğuştan değil sonradan olmalardır. Çünkü Allah’ ın yarattığı hiçbir şey kötü değildir.