Hepimizin özenerek onun gibi olmaya çalıştığı, İstanbul-Kasımpaşa Deniz Hastanemizin Beyin Cerrahisi uzmanlarından (E) Dz. Tbp. Kd Alb. Zeki Birsen ağabeyimizi ebediyete uğurladık. Emekli olduktan sonra Taksim İlk Yardım Hastanesinde de çalıştığından tüm asker sivil İstanbulluların yakından tanıdığı beyin cerrahi (E) Dz. Tbp. Kd Alb. Zeki Birsen’den bahsediyorum. Yukarıdaki resim Dz. Tbp. Tğm. Zeki Birsen’e aittir. Kendisini şimdi anlatacağım vesile ile tanımak gibi bir onura sahip oldum. 1965 yılında askeri öğrenci olarak okuduğum İ.Ü. Tıp Fakültesinde öğrenci temsilcisi seçildim. Bu şerefli ve onurlu seçim Dz. K.K.’ a kadar bizim Okul Komutanı tarafından önemle ve övünçle bildirildi. Ama Deniz Kuvvetleri Komutanlığı dedi ki: “ Bu askeri öğrencidir, temsilci iken diğer öğrenci dernekleri ile temas etmek mecburiyetinde kalacağından uygun görülmemiştir. İzin vermiyoruz.” Ben de emre uydum ve istifa ettim. Ama hakkımı hukuki yollardan aradım. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nı Genelkurmay Başkanlığı’na ve İ. Ü. Tıp Fakültesi Dekanlığı’nı İ.Ü. Rektörlüğü’ne şikâyet ettim. Hakkım yenilmiştir. Askeri öğrenci olmak Üniversite Yönetmeliğine göre temsilci seçilmeye engel değildir diyerek. Rektörlük durumu Hukuk Fakültesi’ne inceletti. İ.Ü. Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Kürsünce hazırlanan raporda “ Burası özerk üniversitedir. Askeri öğrencilik öğrenci temsilciliğine hukuken engel değildir ” şeklinde görüş bildirildi. Yeniden temsilciliğe geldim. Ama bunun bedeli ağır oldu. Emre itaatsizlikte ısrar suçu ile yargılandım. Suçum sabit görüldü. 7 gün hapis cezası aldım. Bir defa emir hiçbir surette hizmete müteallik değildi. Buna rağmen emir icra edilmiştir. Ancak hukuk yolundan giderek yeniden öğrenci temsilcisi oldum. Bu yeni durum için yeniden emir verilmemiştir. Suç teşekkül etmemiştir. Bu yeni durum için yeni bir emir olmamasına rağmen Kuzey Deniz Saha Komutanlığı Askeri Mahkemesi’nde 7 gün hapse mahkûm edildim. Zamanın Kuzey Deniz Saha Komutanı Tümamiral Celal Eyiceoğlu, Duruşma hâkimi Dz. Hak. Bnb. Ali Yapıcı, Askeri Savcı Dz. Hak. Tğm. Enis Tunga ( Sonradan T.C. Anayasa Mahkemesi üyesi olan Av. Enis Tunga) Üye Dz. Hak. Kd. Ütğm. Osman Alpar Kaynak ve her duruşmada değişen bir Mahkeme Başkanı askeri üye Alb.) Karar günü bizim sınıf asker, sivil öğrencilerin bir bölümü salonda idi. Sonucu herkes merak ediyordu. Hüküm açıklandı. Askeri Ceza kanunun 87/1 maddesine göre 7 gün hapis cezası verildi. Karar duruşmasına Gelenler arasında benden sonra temsilci seçilen Askeri Öğrenci Stj. Dr. Hasan Şişli de vardı. Bu ceza bir şey değilmiş ben göreve devam ediyorum dedi. Diyeceksiniz ki bunca emeğe ve mücadeleye temsilciliğiniz değdi mi. EVET. Değdi. O sene sömestre usulü kaldırılmış, fakültemizde sınıf geçme usulü konulmuştu. 9 arkadaşımız yeni konulan biyofizik adlı fakültemizle doğrudan ilgili olmayan bir dersten bir sene kaybetmişlerdi. Biz İ.Ü. Tıp. Fakültesi Talebe Cemiyeti başkanımızla ( Sonradan Sağlık Bakanlığı da yapmış olan Op. Dr. Mustafa Güven Karahan) birlikte durumu açıklayan bir rapor hazırladık. 740 imza toplandı. Sivil öğrenci kardeşlerimizden İmzaların toplanmasında Ertan Demirtaş ile Aziz Atay kardeşlerimizin unutulmaz gayretleri oldu. Ve diğer Öğrenci Temsilcisi Stajyer Dr. DemirBudak ( Sonradan Prof. Dr. halen İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı) ile birlikte de Dekanımız Prof. Dr. Cihat Abaoğlu’na 740 imzalı dilekçemizi götürdük ve kendisine sunduk. Durumu açıkladık. Prof. Dr. Cihat Abaoğlu öğrencileri çok seven bir dekanımızdı. Merak etmeyin gereği ne ise yapacağız dedi. O arada da İ.Ü. Tıp Fak. Yeni Talebe Cemiyeti seçimleri yaklaşmıştı. Kongremiz vardı. Dekanımız kongreye teşrif ettiler. Sayın Dekanımız Kongrede öğrencileri hitaben bir konuşma yaptı. Konuşmasına Fakülte Yönetim Kurulumuzun toplandığını, Şubat imtihan hakkının konulduğunu ve Şubatta imtihan yapılacağını müjdeledi. Salondaki alkış tufanını yazı ile anlatmak imkânsızdır. Bu 9 kişiden biri. Deniz Üniversite Öğrencilerinden olan 2. Sınıf öğrencisi Ertan Demirtaş idi.( Sonradan Kardiyoloji Uzmanı GATA Kardiyoloji Kliniği Direktörü Tbp. Tuğamiral (E) Prof. Dr. Ertan Demirtaş )

  1. Ağustos 1966 da Varto merkezli 6,9 şiddetinde bir deprem oldu. Depremde ölü ve yaralı sayısı oldukça yüksekti. Ölü sayısı 2394 yaralı sayııs1489 idi biz 11 Sj. Dr. Arkadaş Varto depreminde TMTF ( Türkiye Milli Talebe Federasyonu) tarafından organize edilen yardım ekibi ile Varto’ya gönderildik. Genç idealist 11 doktor adayı köy köy dolaştık. Nerede yaralı varsa orada bulunduk. Yaralıların yaralarını sardık. Önemli bir yardım hizmeti sağladık. Yardım sağladık. Dönüşte de “ DOĞU RAPORU” başlığı ile bir rapor Hazırladık ve Dekanlığa sunduk. “ Doğuda yaşanan felaketler depremle gelmedi. Depremle mevcut acılar ve felaketler su üstüne çıktı” şeklinde özetleyebileceğimiz bu raporu bizi Varto’ya gönderen TMTF ye sunduk. TMTF de bir basın toplantısı ile Raporumuzu kamuoyuna açıkladı. Bir özetini Cumhuriyet Gazetesi başta olmak üzere diğer bazı gazetelerimiz haber olarak yayınladı. Ne yazık ki Öğrenci temsilciği kısa bir süre sonra kaldırıldı. Talebe profesyonel cemiyetçilere teslim edildi. Yaşanan 68 Kuşağı olaylarının ve acılarının bu güzel Öğrenci Temsilciliği kurumun çok erken kaldırılmasının büyük bir payı olduğu düşüncesindeyim. 11 Sj. Dr. Arkadaşlarımızdan bir kaçı şöyledir. Sj. Dr. Aytekin Ertuğrul, Sj. Dr. Nafiz Dülek, Sj. Dr. Mustafa Güngör, Sj. Dr. Şinasi Can. Sj. Dr. Namık Kemal Seymenoğlu.

Hepsi bu kadar mı? Hayır. O sene İstanbul Üniversitesi bünyesinde öğlen yemeği için Şehit Turan Emeksiz ’in adını taşıyan öğrenci yemekhanesi açıldı. Tıp Fakültesi öğrencisi olmam nedeniyle beslenme ve gıda işlerinden en iyi sen anlarsın diye diğer temsilci arkadaşlarım beni Turan Emeksiz lokantası yönetim kurulu üyeliğine seçtiler. 3 kap öğle yemeğini 150 kuruştan çıkardık. Bir sene müddetle o görevi de yürüttüm.

Doğal olarak Cezayı temyiz ettim. Ancak dosyamı fazla takip edemedim. Askeri Yargıtay Başsavcısı Hakim Tümamiral Sayın Fahri Çoker kararın beraat olması gerektiği için bozulmasını talep eden tebliğnamesine rağmen tebliğnameye aykırı olarak Askeri Yargıtay 3. Dairesince karar onandı. Askeri Yargıtay 3. Dairesi Başkanı Dz. Hk. Kd. Alb. Asım Ayral idi. Bilmiyorum 56 sene sonra bu bilginin bir anlamı var mı? O günden bu yana Türkiye’de Türk milleti için hukukun geri geldiği hiçbir gün yaşanmadı ve görülmedi. Çünkü açık bütçelerin yapılabildiği, uygulandığı ve yargının bu uygulamaya seyirci kaldığı bir memlekette gerçek hukuk düzenine hiçbir zaman ulaşılamaz. Askeri Yargıtay da cezamı onayladıktan sonra infaz için Kuzey Deniz Saha Komutanlığı Askeri Savcılığından Beylerbeyi Deniz Astsubay Hazırlama Orta Okulu Komutanlığımıza tebligat geldi. Beni Kasımpaşa Deniz Askeri Cezaevine gönderdiler. Cezaevi müdürünü eskiden tanıyordum. Beni hastaneye sevk edersen cezamı orada çekerim diye talepte bulundum. Daha önce apandisit ameliyatı olduğum için cerrahları tanıyordum. Bu nedenle Hariciye servisinde ünlü cerrah Dz. Tbp. Alb. Cemil Aksoy’a çıktık. Cezaevi müdürü de yanımda. Birlikteyiz. Müdürümüz bizim Beylerbeyi Dz. Ast Subay Haz. Orta Okulunda sınıf Astsubaylığı görevi yapmıştı. Onun için bana kelepçe takmadı, kendisi bizzat götürdü. Biz Cezaevi’nde yatan biri değil de normal bir ziyaretçi imiş gibi birlikte dolaştık. Op. Dr. Cemil Aksoy bizi, hiç beklemediğim kadar kötü karşıladı. Üzüntü ile ne yapacağımı şaşırdım. Op. Dr. Zeki Birsen’in sadece ismini ve övgülerini duymuştum. Cezaevi müdürüne beni Zeki Birsen Hocamıza götürür müsünüz dedim. Beni Beyin Cerrahi Uzmanı Dz. Tbp. Alb. Op. Dr. Zeki Birsen’e götürdü. Durumu anlattık. Benim ömür boyu çektiğim hastalığım bel fıtığım az da olsa belirtiler veriyordu. Stajlarımı tamamlıyorum. Okulu bitirmeye 6 ay kadar bir süre kalmış. Bunları kendisine anlattım. Hayatımda kendisini ilk defa görüyorum. Müdüre dönerek hastamızı bana sevk edin yarın gelin dedi. Ertesi, günü sevk evrakı ile yanına gittik. Beni hastaneye yatırdı. Bu süre içinde ilaç, traksiyon ve masaj tedavileri uygulandı. 5 gün hastanede yattım. İki gün de iyi halden faydalandım. Ve çıktım. Hayatımda hiç unutamadığım büyüklük ve iyilik işte budur.

Sayın Op. Dr. Zeki Birsen 1970 yılına kadar İstanbul-Kasımpaşa Deniz Hastanesinde Beyin Cerrahisi servisi şefliği yapmıştır. Bu tarihten sonra Baş Tabip Yardımcısı (Askeri Hastanelerde II. Tabip) olarak görev yaptı. 1972 yılında askerlikten ayrıldı. Taksim İlk Yardım Hastanesi’nde görevini sürdürdü. İşte bu görevde iken o zaman Tbp. Üstğm rütbesinde olan askeri doktor meslektaşımız (E) Tbp. Alb. Doç. Dr. Yaşar Gürtekin’in de hayatını kurtarmıştır. Değerli arkadaşımız (E) Tbp. Alb. Doç Dr. Yaşar Gürtekin’in internetten bize gönderdiği mesaja göre: 1976 yılında Hora sismik araştırma gemimiz sismik araştırma yapmak üzere Ege denizine açılmıştır. Bu nedenle Yunanistan ile Türkiye arasında gerginlik meydana çıkmıştı. Ona da bu nedenle sefer görevi verildiğini ve göreve katılmak üzere yola çıktığında da bindiği askeri aracın takla atarak yandaki tarlaya uçtuğunu, kafa travması nedeniyle bilincini kaybettiğini, kendisini Gümüşsuyu Askeri Hastanesi’ne götürdüklerini, orada tedavi görmekte iken Taksim İlk yardım hastanesine naklettiklerini ve tedavisine orada Beyin Cerrahi Uzm. (E) Dz. Tbp Alb. Op. Dr. Zeki Birsen tarafından devam edildiğini belirtikten sonra aynen şunları yazmıştır.

Hastanenin Nöroşirurji Uzmanı (E) Dz. Tbp Alb. Op. Dr. Zeki Birsen hemen “anti ödem” tedaviye başlayarak beni hayata döndürmüştü. Işıklar içinde uyu sevgili doktorum. Hakkını ödeyemem”

Hocamız ve büyüğümüz Dz. Tbp Alb. Op. Dr. Zeki Birsen, haklı insanların yanında durmanın ve onlara yardım etmenin ne kadar erdemli bir nitelik olduğunu bize bizzat göstermiştir. Şimdi de yattığı yerden güzel ışıklarını saçmaya devam ediyor. Hep büyüğümüz ağabeyimiz oldu. Onu yaşadıkça unutmayacağız.


 


 

NOT: Bu yazının hazırlanmasında: Amiral Dr. Vehbi Alpman. Amiral Prof. Dr. Ertan Demirtaş ve Alb. Doç. Dr. Yaşar Gürtekin gerekli ilgi ve yardımlarını esirgememişlerdir. Bu değerli meslektaşlarım ve silah arkadaşlarıma ayrı ayrı teşekkürlerimi, sunarım. A.E.