Fransa halk hareketleriyle, dünyaya yön vermiş millettir. 1789 İhtilalı ile, Avrupa'yı karanlık çağa mahkum eden dini taassubu yok edip, laik devlet düzeninin kurulmasını sağladılar. 1848 işçi hareketleri ile sosyalizmin siyaset sahnesinde yükselmesini becerdiler.
Son günlerde, Fransa'yı ayağa kaldıran Sarı Yelekliler hareketinin gerisinde "ekonomik nedenler" var. Sarı Yelekliler, 42 maddeden oluşan taleplerini, yayın organı kanalıyla siyasi otoriteye iletti. Taleplerin tamamı, ekonomik içerik taşıyor.
1. Fransa'da büyük işletmeler, orta ve küçük boylu işletmeleri yok etmiş. Büyük işletmelerin gerisinde bankerler var. Bankerler, para kazanan her konuda finansman yoluyla üretimi büyüklerin tekeline sokmuş.
Meydana gelen ekonomik sonucun teorisi, 1850 yılında Karl Marks tarafından kurulmuş idi. Marks "büyükler, küçük isletmeleri yok edecek ve tekelleşme önlenemeyecek" diyordu. Karl Marks'ın 150 sene önce kurduğu teori Fransa'da fiilen gerçekleştiği görülüyor.
Sarı Yelekliler AVM'lerin kapatılmasını, büyük şirketlerin yüksek vergiye tabi tutulmasını, küçük işletmelerin korunmasını talep ediyor. Küçük işletmelerin ve halkın yüksek faizden dolayı meydana gelen ödeme zorluklarının giderilmesini istiyor. Krediden söz edildiği zaman, akla hemen bankerler geliyor.
2. Populist talepler de var. Erken emeklilik, asgari ücretin yükselmesi ve sosyal devlet harcamalarının artırılması gibi. Belli ki, Fransızlar "gelir bölüşümündeki adaletsizlikten" rahatsız oluyor.
Büyük şirketler ve bankerler ekonomiden yüksek pay aldıkları zaman, bölüşümdeki adaletsizlik önlenemiyor. Gelir bölüşümündeki adaletsizliğin sorumlusu olarak, Cumhurbaşkani Emanuel Macron görülüyor.
Zira, Bay Macron Rothscild ailesine ait bankada görevli bir bankacı idi. Rothschildlerin ekonomik gücü sayesinde, siyasi deneyimi olmadan, genç yaşta başkan seçildiğine inanılıyor. "Neo liberal yasaları" Parlamentoda geçirmesi, onu bankerlerin adamı olarak tanımlamaya yetiyor.
Neo liberal yasalar, gelir bölüşümündeki adaletsizliği artırıyor. Zenginlerin (bankerlerin) daha zengin, fakirlerin (işçilerin) daha fakir olmasını hızlandırıyor.
Bilimsel sosyalistlerin, 150 yıl önceki kehaneti, Fransa'da gerçekleşmiş. Zengin daha zengin, fakir daha fakir kalmış. 1850 lerde sömüren güç, sanayi sermayesi olarak gösteriliyordu. Bu gün ise onların yerini bankerler almış. Bu nedenle, hareketin hedefinde bankerler var.
Sadece Fransa'da değil, tüm dünyada, bankerler aynı metodu kullanarak, küçük işletmeleri yok ediyor. Üretimde büyük işletme tekeli yaratıyor. Tüketici kredileri yoluyla, halkları iliklerine kadar sömürüyor.
Bu başkaldırının, dünyanın her tarafına yayılacagı gözü ile bakılıyor.