Küçük ve orta boylu işletmeler "Kobi" diye tanınlanıyor. 50 kişiden az işçi çalıştıran bu işletmeler mal ve hizmet üretiyor. Kobiler, üretici olmanın sorunlarını yaşıyor.
Türkiye'de üretici olmak çok zor. Devlet ayrı sorun, piyasa ayrı sorun, çalışan ayrı sorun. Zannediliyor ki Kobi para kesiyor.
-Önce iş yerinin kirasını ödemek lazım. Peşinden kira stopajını, Maliyeye yatırmak gerekiyor.
-İşçinin ücretini ödemek lazım. Peşinden sigorta primlerini ve gelir vergisi stopajını yatırmak gerekiyor. Doğal gaz, elektrik, su, telefon derken nakit tükeniyor.
-Enflasyon döner sermayeyi eritiyor. Döner sermayesi tükenen Kobi, bankaya muhtaç duruma düşüyor.
- Üç aylık kredi faizlerini tedarik edip bankaya ödemek gerekiyor. Bankadan gelen yazılara korku ile bakılıyor. Zira, Banka sürekli faizleri artırdığını yazı ile bildiriyor.
-Devletin her kurumu ayrı ayrı hesap soruyor. Çarkın nasıl döndüğu umurlarında değil. Sorumsuzca ceza yazıyor.
- Müşteri malı ayağına istiyor. Araba ile servis yapılması ayrı sorun. Lastik patlıyor, parça kırıyor. Sigorta, muayene, benzin, bakım ve şöför masrafı var. Her dönem yeni bir yol kağıdı icat edilip para isteniyor.Yol-köprü parası can yakıyor. Nakliye işini kargoya versen, nakliye ücreti malın maliyetini geçiyor.
-Tahsilat ayrı sorun. Nakit para kayboldu. Müşteri, vadeli çek verecek. Ona da mırın-kırın ediyor. Bazen, senede razı olmak mecburiyeti var. Senetler işe yaramıyor.
- Son zamanlarda Konkordato moda oldu. Piyasadan alacağı olanların gözüne uyku girmiyor.
-Devletin haksız uygulamalarına karşı Kobiler açtıkları davaları kaybediyor. Idare mehkemeleri, idarenin gayrimeşru işlerini, meşrulaştırmaktan başka işe yaramıyor. İş mahkemeleri Kobileri baştan suçlu sayıyor.
-Kobilerin bağlı olduğu odalar, hiç bir işe yaramadan kanun zoruyla aidat topluyor.
Giderler o kadar çok ki, gelirler ile karşılanamıyor. Kobiler, hazırdan harcama yapıyor. Sürekli küçülüyor.
Sürekli küçülme sonunda, dükkan kapanıyor. Yenileri bir ümit devreye giriyor. Ancak, aynı akibetten kurtulamıyor.